Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


İnsanoğlu


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 02 ?ubat 2021
Geçerli Tarih: 21 Kasym 2024, 21:53
Site: Görele Sol Platformu
URL: https://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=26916


"Insanoglu" hayati boyunca birçok engellerle karsi karsiya gelmis, birçok sikintilar çekmis, birçok olumsuz olaylar da yasamistir. Fakat karsi karsiya geldigi engellere, çektigi sikintilara ve yasadigi olumsuzluklara bakinca bütün bunlarin sebebinin insanoglunun kendisi oldugu görülür. Her insan bazen hata da yapabilir, yanlis da yapabilir. Ama yaptigi hata ve yanlislarindan dönmesini ve özür dilemesini bilmelidir. Bosuna dememisler "Insan kendine yakisani yapar." Diye

Her seyden önce iyi huylu, karakter sahibi, akilli, kültürlü ve bilgili olmak gerekir ki, bir çok olumsuzluklarin altindan kalkilabilsin. Iyi huylu, karakter sahibi, akilli, kültürlü ve bilgili insanlar bir çok olumsuzluklar yasasalar da olumsuzluklarin üstesinden gelmesini bilirler. Bazi insanlara bakiyorsunuz kendi yaptiklari hatalari, kusurlari, yanlislari ve hatta beceriksizliklerini kabul etmedigi gibi bir baskasinin üzerine atmakta çok maharetli ve çok basarili olduklari görülür.  

Bu türlü insanlar, kâlbinden kin ve nefret duygusunu atamamis, iyilikten ve güzellikten nasibini alamamis, hirs ve kibrine yenik düsmüs demektir. Ayrica bir insan, her seyi ben bilirim diyorsa, her seyi ben yaptim ve ben yaparim diyorsa, o insan hiç bir seyi bilmiyor ve hiç bir seyi yapamiyor demektir.  Bu tür insanlar neyin dogru neyin gerçek olduguna bile yalniz kendileri karar verdikleri için,soru sorulmaz ve sorulmasina da katiyen izin vermedikleri gibi  yaptigi isler de elestirilip sorgulanamaz...   

Fakat gerçegin de bir gün ortaya çikmasi gibi bir huyu oldugunun bilinmesi gerekir.

Eger neyin dogru neyin yanlis oldugunu bilmek mümkün olmaz ise, sorma ve sorgulama yapilmaz veya soru sormaktan korkulur ve çekinilir ise bütün insani ve vicdani iliskilerin, menfaat ve çikarciliga dayali olacagi gibi, yalanci ve iftiracilarin sözlerine itibar edilir hale gelinmesi kaçinilmaz olacaktir.  

Her seye ragmen, kimsenin kimseyi dislayip ayirmadigi, ötekilestirmedigi, yasam tarzina karismadigi, sayginin ve sevginin hakim oldugu bir toplum da, engelleri asmak, olumsuzluklarla mücadele etmek çok daha kolay hale gelir. Yeter ki kimse kimseye yalan söylemesin, bilmedigi ve anlamadigi islere burnunu sokmasin. Ayrica kimse kendisini ulasilmaz, erisilmez, dokunulmaz, bana kimse bir sey yapamaz, hatta keramet sahibi falan da sanmamalidir. Kendisini keramet sahibi sananlar, kerametin kendinde degil yaptigi iyi ve güzel isler de ve insani davranislarda oldugunu bilmekten yoksundurlar.

Bazi insanlarin parasi, mali mülkü çok olabilir, makam ve mevki sahibi de olabilirler. Ancak kendi gibi olmayani suçlamak, kendi görüs ve düsüncesine göre hareket etmeyeni asagilamak, kendi yaptigi olumsuzluklari bir baskasinin üzerine atmak ve ona buna diklenip parmak sallamak da olmamalidir.

 Bakiniz Mevlana ne diyor: 
"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok." 

Yüce Allah Nisa suresi 112'nci ayetinde söyle buyuruyor: Kim kasitli veya kasitsiz bir günah kazanir da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçik bir günah yüklenmis olur. 

Bazi insan tipleri de vardir ki, diger insanlari hor görüp asagilarlar. Akilsiz, düsüncesiz ve cahillikle suçlarlar. Yaptiklari begenilmez, Söylediklerine itibar edilmez. Güvenilmez ve itimat edilemez bir insan olarak görürler. Ama herkesi suçlarken hiç kendisine bakmaz ve kendisini sorgulamadigi gibi suçu hep baskalarina atarlar. Paylasmayi da bilmezler, bölüsmeyi de...

Bu gibi insan tiplerine verilecek en güzel cevabin su sözler olmasi gerekir.

Mala mülke olma magrur, deme var mi ben gibi,
Bir muhalif yel eser savurur harman gibi.

Islam dini gelmeden önce Hristiyan papaz ve rahiplerin inandiklari dinde firkalara bölünüp, Katolik, Irfangilis, Protestan, Ortadoks vesaire gibi pek çok Cemaatlere bölünüp, mezhep ve tarikatlar kurmuslar. Kiliselerini ayirip, her mezhep kendi kilisesinde ibadet etmis. Birbirlerini sapiklikla, dinsizlikle suçlamislar. Aralarinda savaslar çikmis, birbirlerinin kanini akitmislar. Her mezhep ve tarikat kurucusu, Cemaat toplamak için kendilerine Keramet, Evliya süsü vermis. Evliya ve Keramet sahibi olduguna Inanan Hristiyanlar da onlarin etrafinda toplanmislar. 

Ayni zaman da papaz ve rahipler Hakça paylasima hiç önem vermemisler. Tonlarca altin, gümüs biriktirip yoksullara, fakirlere dagitmamislar. Yoksulluk çig gibi büyümüs. Ayrica köle pazarlari olusmus. Insanlar köle pazarlarinda alinip satilir olmus. Dolayisiyla Islam dini gelinceye kadar bu manzaralar sürüp gitmis. 

Bu çirkin manzaralari gören Hz. Muhammed (S.A.V), Kur'an ayetleriyle "Ey inananlar, kendilerine açik delillerle ayetler geldikten sonra (Islamdan önceki) Hristiyan papaz ve rahipler gibi firkalara bölünmeyin, Allah'in indirdigi Kuran'i Kerime simsiki yapisin, ondan ayrilmayin". Allah'tan baska veli edinmeyin, Allah ile kul arasina girmeyin". "Allah ile aldatmayin, din-i çikariniza kullanmayin, ve "Ey Müslümanlar, Alisverisin, dostlugun ve sefaatin bulunmadigi o gün gelmeden önce rizkinizi yoksulla paylasin, ki, Islam'dan önceki kâfirlere benzemeyin". (Ali Imran suresi, ayet 165) 

Kimi Müslümanlar, baski ve siddetten korktuklari için ibadet ederler. Kimi Müslümanlar, Allah'tan korktuklari ve cehennem atesinde yanmamak için ibadet ederler. Kimi Müslümanlar da Cennete gitmek ve Hurilere kavusmak için ibadet ederler. Yani demem o ki, kimi korkuyla kimi ümitle ibadet ederler. Oysa korku ve ümitle yapilan Ibadetten hiç hayir yoktur. Ibadet günahlardan arinmak ve Allah'in rizasini kazanmak için yapilir. 

Islam çizgisinde giden, islami düsünen , islam felsefesini benimsemis olan, kisacasi "ben müslümanim" diyen birisi, yalniz Allah'a ibadet eder, bir baskasindan korktugu ve çekindigi için degil. Allah'tan baskasindan korkanlarin, kildiklari namaz da tuttuklari oruç da göstermelik ve aldatmacadir.
Hz. Muhammet (S.A.V), "Bir insan baska bir insani severse ben ondanim, o da bendendir. Gösteristen geç, hangi dinden ve hangi irktan oldugunu bilmedigin bir kimse olsa bile onu sev. Çünkü dinin asli, özü ve özeti sevgidir. Ve çünkü sevgi insanlari birbirine yaklastirir, birligi ve beraberligi saglar. Birbirini seven insanlar, Nurdan yapilmis Mimberdedirler ve onlarin makamina Peygamberler gipta ederler. Allah'a inandiktan sonra akilli olmanin alâmeti sevgidir" Hadis. 

Sevgi insanoglunun gidasidir, insana acima ve merhamet duygusu verir, zalimlik ve gaddarligini giderir. Bir Müslüman, nerede olursa olsun hangi sartlar içinde bulunursa bulunsun, dogrulari konusur yalan söylemez. Iftira da atmaz dedikodu da yapmaz ve dedikodulara kulak asmaz. Dolayisiyla kim olursa olsun, hangi dine inanirsa inansin, yüreginde sevgi olmayan, agzindan tatli söz çikmayanlarin, sevgisi de sahtedir, sözleri de yalandir, ibadetleri de aldatmaca ve kandirmaya yöneliktir. Belki kananlar ve inananlar olabilir. Ama bizler, Türk evlatlari olarak, inancimizin da geregi olarak bunlara bakarak, sözlerine inanarak istikamet belirleyebilir miyiz?. Bizler, özü sözü bir, hak ve adaletten ayrilmayan, kimseyi ayirmayan ve ötekilestirmeyen dosdogru insanlarla birlikte olursak ancak istikamet belirleyebiliriz.  

Yüce Allah Kuran'da gerçek adaleti, insanlar arasinda hiçbir ayrim yapmadan adaletle hükmetmeyi, insanlarin hakkini korumayi, zulme asla riza göstermemeyi, zalime karsi mazlumdan yana tavir almayi, ihtiyaç içinde olanlara yardim eli uzatmayi emretmektedir. Bir karar verilmesi gerektiginde her iki tarafinda hakkini korumayi, olaylara çok yönlü bakmayi ve ögle degerlendirmeyi, ön yargisiz düsünmeyi, yansiz ve tarafsiz davranmayi, hakkaniyetten ayrilmamayi, dürüst olmayi, hosgörüyü elden birakmamayi, merhametli ve sefkatli olmayi da emrediyor. Bunlardan birisi eksik ya da birinin agir basmasi ile gerçek adaleti uygulamanin da zorlasacagini söylüyor. Allah'a inanan ve azabindan korkan birisinin haksizliga, adaletsizlige, hakka ve hukuka, kanun tanimamazliga, soyguna, tefecilige, baski ve zulme, merhametsizlige, israfa, insanin insana kul köle olmasina, onursuz ve sahsiyetsizlige prim vermesi, riza göstermesi ve alkis tutmasi anlasilir gibi degildir.




















Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster