Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat |
Resimleri Göster
Pavluscu Misyon Anlayışı
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 25 Kasym 2020
Geçerli Tarih: 21 Kasym 2024, 14:29
Site: Görele Sol Platformu
URL: https://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=26912
Bugün,ülkemiz ve dünyanin diger ülkelerinin problemlerle sarsildigi, açlik, sefalet, savaslar ve salgin hastalikla büyük bir mücadele içine girdigi bir zamani yasiyoruz.Kimi ülkelerde kan ve gözyasi akarken, kimi ülkeler açlik ve yoksullukla mücadele ediyor,kimi ülkeler ise etnik ve dini ayrimcilik, mezhep ve kültürel farkliliklar nedeniyle birbirlerinin bogazina sarilip girtlaklarini kesiyorlar. Bunlarla beraber milli ve manevi degerler dejenerasyona ugramakta, toplum dinamikleri zaafa ugratilip etkisiz hale getirilmeye çalisilmaktadir. Siyasi çekismeler, adaletsiz ve haksiz uygulamalar, kadinlarin katledilmesi, insan haklarinin ihlali, gibi olaylarin yasandigi bir dünya düzeni içinde yine de her seye ragmen hayatimizi idame ettirmeye çalismaktayiz. Özellikle Islam ülkelerinde yasanan olaylar, kendini din alimi sanan, bilgili ve yetkin kisi olarak görenlerin sözleri ve davranislarindaki çeliskililer, neyin dogru neyin yanlis oldugunun anlasilir olmaktan çikmis olmasi insanlar arasinda farkli farkli yorumlara sebep olup din ve ahlak çöküntülerinin yasanmasina yol açmaz mi?
Insanlari Islamiyetten uzaklastiracak, dini konularda bilgisiz ve cahil birakacak, Islamin büyük günah saydigi bütün kötülükleri, müslümanlar arasinda yaygin hale getirecek söz ve davranislarin, günden güne çogalarak artmasi, Türk Islam çizgisine ters düsmez ve büyük zararlar vermez mi? Ayrica bu türlü eylem ve söylemler,Islam düsmanlarinin ekmegine yag sürmek gibi olmaz mi?Yabanci yikim güçleri, asirlardir Islam dinini bozmak ve yikmak için okullar açip bu okullarda misyoner yetistirmiyorlar mi?
Misyoner genel olarak bir görevi yerine getirmekle görevlendirilmis kisi anlamina gelir. Kiliseler tarafindan Hristiyanligi ögretmek ve yaymakla görevlendirilmis kisiler için de bu ifade kullanilir. Islam karsiti ülkeler, kendi din ögretilerini Müslümanlara asilamak için komisyonlar kurmuslar, misyoner okullari açip hedefe koyduklari ülkelerin dinlerini, dillerini, gelenek ve göreneklerini ögretip o ülkelere göndermislerdir. Bu komisyonlarin en önemlisi ise merkezi Vatikan'da olan Papa'ya bagli "Halklari Hristiyanlastirma komisyonu"dur. Bu komisyon tarafindan egitilen misyonerler, hedef olarak seçilen ülkelere gönderilip önce kalabaliklarin arasina karismalari, kendi din kitaplari olan Incil'in içine de bir miktar para koyarak ücretsiz olarak halka dagitmalari ve böylelikle Müslümanlarin kafalarinin karismasi hedeflenmistir. Bugün belli basli kiliselerin, gerek kendi ülkelerinde, gerekse yabanci Hristiyan olmayan ülkelerde bu ve buna benzer çalismalar yaptiklari bilinmekte, Hristiyanlastirmak istedikleri bölgelerin basinda ise Türk dünyasi ve ülkemiz Türkiye gelmektedir. Hatta bu kiliseler, hedef seçtikleri ülkelerde onlarin dinlerini iyi bilen, dillerini iyi konusan yani her yönden donanimli misyonerlerden yararlanmislardir. Misyonerlerin, faaliyet gösterdikleri her ülkede önce magduriyet yasayan, yardima muhtaç, sikintida olan insanlari bulup çesitli vaatlerle aldatmaya ve kandirmaya yönelik çalismalar yaparlar. Islam ülkelerine gönderilen misyonerlerin, özellikle Türkiye'de çok degisik metotlar kullanip, adeta bizden biriymis gibi davranmalari ve bu yolla kirli emellerine ulasmanin daha kolay hale gelecegi düsüncesiyle hareket ederler.Hedeflerinin basinda ise Türkiye'yi dini yönden zayiflatmak, milli düsünceyi zaafa ugratmak, insanlari ayristirmak ve iç huzuru bozmak vardir.
Bunun kaniti da! Vatikan Papazlari tarafindan kurulan"Halklari Hristiyanlastirma Komisyonu" üyelerinin, Türkiye'de silahsiz haçli seferi yaptiklarini ifade etmeleridir. Bu ifade hepimize bu yikim güçlerinin söylem ve eylemlerine karsi çok dikkatli ve çok uyanik olmamizi, bunlarin sözlerine ve vaadlerine kanilmamasi gerektigini söyler. Bazi misyonerlerin, Müslüman kisvesi altinda Islam ülkelerinde casus ve ajan olarak da faaliyet yürüttükleri, camilerde namaz kildiklari, kürsülerden vaaz verdikleri, dini sohpetlere katilip fetva verdikleri tarih sayfalarinda yazilidir. Misyonerlik faaliyetleri yürütenler, köylerde, kentlerde, mahallede, sokak aralarinda, insan yiginlarinin oldugu hemen hemen her yerde karsimiza çikar ve bizden biriymis gibi hareket edip bizimle dostluk kurmaya çalisabilirler. Çök iyi tanimadiginiz hakkinda hiçbir fikrinizin olmadigi insanlarin sözlerini, size karsi davranislarinin sebebini arastirmadan, sormadan ve sorgulamadan onlara inanmamak ve kanmamak gerekir.
Misyonerlerin sebep olduklari olaylara bakinca, Ortadogu cografyasinda yasananlari görmek ve anlamak mümkün olur. Basra'da Islam dünyasinin zayif noktalarini tespite çalisan Hempher, Sii ve Sünni dünyadan nefret eden yeni bir grubun (Vahhabilik),temellerini nasil attiklarini ayrintili bir sekilde anlatiyor.
Iste bu da Islam dünyasi olarak hepimize, sormayan, sorgulama ve arastirma yapmayan, her söze inanan, herkesi kendi gibi bilen, kilik kiyafetine bakip kendi gibi gören kendi düsüncesinde sanan milletlerin baslarina neler geldigini,"Ingiliz casusu Hemper anilari"nda açik açik anlatiyor.
Ülkemizi bölüp parçalamayi, farkliliklarimizi dillendirmeyi, inançlarimizi zayiflatmayi hedeflerinin basina koyan misyon örgütleri, Türkiye'nin Hristiyan dünyasi için çok önemli bir yere sahip oldugunu öteden beri söylemekte ve planlarini da ona göre yaptiklari yine tarih kitaplarinda yazilidir. Bakiniz bu konuda Bible House'nin müdürü Frederic Gudsel ne diyor: "Hiristiyanligin en büyük ve en muntazam rakibi Islamiyet'tir. Türkiye en güçlü Müslüman ülkedir. Türkiye'yi Hiristiyanlastirmak için gerekirse 500 sene bekleyecegiz." (1)
Ayrica misyonerler, özellikle dini bilgisi yetersiz, kulaktan dolma bilgilerle amel eden, okuma aliskanligi olmayan, egitimsiz ve cahil insan tiplerini bulup onlarla yakinlik kurmaya çalistiklarini belirtmektedirler. Misyonerlerin en belirgin çalisma yöntemleri ise insan ihtiyaçlarini istismar etmeleridir. Bir misyoner "Hiristiyan ol" teklifini yapmadan önce hedef kisinin ihtiyaçlarini, sikintilarini belirler ve sonra da ona içinde Incil olan çesitli yardim kolileri ile kapilarini çalar ve ev sohbetlerine katilirlar. Böylelikle yardima muhtaç olanlarin güvenini kazanmak için ellerindeki bütün imkanlari kullanmayi ihmal etmezler.
Iste simdi tam da burada aklima Kenya'nin kurucusu Jomo Kenyatta'nin sözleri geldi.
Ne demisti Kenyatta: “Batililar geldiklerinde ellerinde Incil, bizim elimizde topraklarimiz vardi. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini ögrettiler. Gözlerimizi açtigimizda ise bizim elimizde Incil onlarin elinde topraklarimiz vardi.”
"Vatikanin Türkiye Senaryosu" Hasan Taskin'in yazmis oldugu kitaptan misyoner gerçegini okumak gerekir. Misyoner okullari ya da her konuda egitimli misyonerler ve akademisyenler, Egittikleri misyonerlere, Müslümanlara Hristiyan mesajinin nasil iletileceginin, onlari ürkütmeden nasil yaklasilabileceginin yollari ögretilmektedir. Bu yollarin en belirgin olani da "takiyye" ve "gerektiginde olmadigi gibi gözükmek" ilkesidir. Bu ilkeyi temel alan günümüz misyonerlerin, Islam toplumlarinda misyon faaliyetlerini yürütürken dikkat etmeleri gereken hususlari belirtirken bunun yaninda sayisiz çalismalar da yayinlamislardir.Bu çalismalarin bazilarina hep beraber bir göz atmakta fayda var:
- Müslümanlarla irtibatta bulunarak toplumun din dilini kullanmak.
- Dua ve vaazlarda Kuran'dan ve Islam kültüründen, Hiristiyan teolojisiyle uyum içinde olan ya da teolojik açidan sorun olmayan pasajlari, ifadeleri ve örnekleri kullanmak. Egal, örnegin, Fatiha suresinin bunun için çok uygun oldugu belirtir. Ancak zaman zaman da su uyariyi yapar: Kuran'dan bazi kisimlari kullanirken kesinlikle muhataba Kura'nin bir vahiy oldugu ya da olabilecegi izlenimi verilmemelidir.
- Müslümanlari iyi anlamak ve onlarla giyim kusam, yasam, adetler, dil ve vb. konularda özdeslesmek. Örnegin Müslümanlarin uygulamasi olan Cuma ibadetine paralel olan Cuma vaazlari düzenlenebilir, ev kiliselerinin liderleri (rahip veya pastörleri) imam seklinde sunulabilir, ev kiliselerine girerken ayakkabilar çikarilabilir, Ayni sekilde Müslümanlarin uyguladiklari dogum ve ölüm törenleri, bayramlar vb. adetler Hiristiyan teolojisi baglaminda gözden geçirilerek bunlara riayet edilebilir. Son bir örnek olarak Müslümanlarin çok önem verdikleri abdest,bir günah itirafi ve Tanriya yakarisin yeni yolu olarak kabul edilebilir.
- Müslüman halkin tepkisini çekebilecek tavir ve davranislari gizlemek ya da ertelemek. Örnegin Egal, Müslümanlarin tepkisini çeken kiliseler yerine cemaat evleri (ev kiliseleri) olusturulabilecegini, yine tepki çeken vaftiz törenlerinin ertelenebilecegini ya da dikkati çekmeyecek sekilde yapilabilecegini belirtir.
- Misyon faaliyetlerinde mümkün oldugunca yerli halktan kisileri kullanmak.
Pavlus bir konusmasinda ise söyle diyor: "Bana her sey serbest; ancak ben hiçbir seyin kölesi olmam. Kurtulsunlar diye birçok kimsenin yararini gözeterek herkesi her yönden hosnut etmeye çalisiyorum". Açikça anlasilacagi gibi Pavlus'un bu misyon anlayisi, muhatap aldigi insanlari ne yapip edip kazanmayi ya da Hristiyanlastirmayi amaçlayan ve bu ugurda gerekiyorsa her yola basvurmayi caiz gören bir anlayistir.
Misyonerlerin uyguladiklari "takiyye" ilkesi, ne hazindir ki, Islamci çizgiden giden veya gittigini söyleyenlerce önemsenmemekte, dikkate dahi alinmadigi ne hazindir ki geçmis tarihimize bakinca da görülmektedir. Ama nedense Türk kimligine olan düsmanliklarini hiç gizleme geregi duymazlar. Bu tür insanlar, Türk islam çizgisinin önündeki en büyük engeli olusturmaktadirlar. Emevi milliyetçiligini Islam sanan aydinlanma felsefesinden yoksun çaga, bilime ve sanata düsman olanlar acaba hangi misyonun temsilcileridir diye sorulmasi gerekmiyor mu? Ayristirici, ötekilestirici,kendinden olmayani hain olmakla suçlamak,etnik köken sorgulamak, kendinden olmayana selam vermemek... Tam da misyonerlerin islerini kolaylastiracak eylem ve söylemler degil midir?
Unutulmamalidir ki, Misyonerler mutlaka kendilerine yardimci olacak, kendi insanina, ülkesine hainlik edecek yerli isbirlikçi bulmakta zorluk çekmezler.
"Hainler düsmandan tehlikelidir. Düsmanin bayragi ve üniformasi bellidir, dili baskadir.. Lakin hain senin bayraginin altinda yasar, senin devletinden beslenir, senin dilinde konusur" Çiçero
Çiçero'nun dedigi gibi misyonerler hedef ülkelerin kimlikleriyle dolasirlar, dilleriyle konusurlar, dinleriyle ibadet ederler, hatta Kur'an okuyup fetva da verirler... "Avrupali misyonerler"in Vatikan'in emriyle hedef ülkelerde her türlü faaliyetleri geçmiste de yapmislar bugün de yapiyorlar yarinda yapacaklardir. Bu faaliyetleri nasil yaptiklari Müslümanlari nasil kandirip kardes kani akittiklarini Suudi Arabistan'in geçmis tarihine bakinca anlasilacaktir. Genellikle ve daha çok,Islam ülkelerinde yasanan kardes kavgalari, mezhep çatismalari, kan ve gözyasi hep misyonerlerin kiskirtmalari sonucu degil midir? Islam dünyasi kendisine gelmeli, insanlari ayristirip ötekilestirmemeli ve farkliliklari dile getirmekten kendini kurtarmalidir.Yoksa Pavlusçu misyon anlayisi tüm Islam ülkelerinin yakalarini ebedi birakmaz.
Yahudilerin büyük din alimi Maimonides'de 1135-1204 Yüreginde Yahudilik inancini ve kimligini tasimak sartiyla, Musevilerin Hristiyan ülkelerinde Hristiyan, Müslüman ülkelerinde Müslüman gibi görünmelerine fetva verdiginin de bilinmesi gerekir.
Ama ne yaparlarsa yapsinlar, ne söylerlerse söylesinler, harcadiklari büyük paralar, sarf ettikleri büyük emeklere ragmen, bizler millet olarak bir ve beraber oldugumuz, insanlari din ve mezhep ayrimciligi yaparak farkli farkli sekillerde görmedigimiz sürece, bu gayelerine hiçbir zaman ulasamazlar, ulasamayacaklardir.
(1) Dikkat misyoner geliyor. Adnan Odabas
Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat |
Resimleri Göster