Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 02 Eylül 2015
Geçerli Tarih: 03 Aralyk 2024, 20:20
Site: Görele Sol Platformu
URL: https://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=21925
FINDIK
SEKTÖRÜNDE SON DURUM – 4
“Serbest Piyasa”da yeni mahsul kabuklu findigin kilogrami 12 liradan islem görmeye
basladi.
Kisaca piyasa; Talep ettikleri mal ve hizmetler karsiliginda
para vermek isteyen alicilarla, para karsiliginda mal ve hizmet sunmak isteyen
saticilarin bulustuklari yer piyasa olarak tanimlanir. Alici ve saticilarin
(arz ve talebin) birbirleriyle karsilasmalarina imkan saglayan örgütlü birim
piyasayi olusturur. Alici ve saticilarin, anlastiklari (alicinin almaya razi
oldugu ve saticinin satmaya razi oldugu parasal deger) parasal deger ise fiyat
olmaktadir.
En basit anlamiyla “Serbest Piyasa”; fiyatin arz-talebe göre belirlendigi,
devlet tarafindan korunmayan, kontrol edilmeyen, yani devlet müdahalesinin
minimuma indirildigi, kararlarin çogunlugunun özel sahislar ya da firmalar
tarafindan verildigi piyasa demektir.
Yine en basitinden Arz; diger degiskenler sabitken, belirli bir zamanda,
belirli bir fiyattan üreticilerin satmaya hazir olduklari mal veya hizmet
miktaridir. Talep; diger degiskenler sabitken, belirli bir zamanda, belirli bir
fiyattan tüketicilerin satin almaya hazir olduklari mal veya hizmet miktaridir.
Arz üretici boyutunu ele alirken, talep de tüketici boyutunu ele almaktadir.
Bu piyasanin en önemli kurallarindan birisi; Alici ve saticilarin piyasa
fiyatini etkilemeyecek kadar çok sayida olmasidir. Findik piyasasina
bakildiginda, durum hiçte öyle degildir. Türkiye’de yaklasik 400 bin dolayinda
findik üretici varken; buna karsilik irili ufakli findik alan 750-800 dolayinda
manav-tüccar-ihracatçi vardir. Bu alicilarin çogunlugu da 11 tane
tüccar-ihracatçiya devretmek üzere, kabuklu findik satin alan manavlardan
olusmaktadir. Türkiye 2014 yilinda 252.528 ton iç findik ihracina karsilik
2,314 milyar dolar gelir elde etmistir. Bu findigin %56,65 olan 143.056 tonu ilk 5 firma tarafindan, %77,44 olan 195.575 tonu
Karadeniz ve Istanbul Findik ve Mamulleri Ihracatçilari Birligine üye 11 firma
tarafindan ihraç edilmistir. En büyük ihracatçi olan OLTAN GIDA MADDELERI
IHRACAT ITHALAT VE TIC. A.S. tek basina toplam ihracatin %25 olan 63.420.135
Kg. iç findik ihraci gerçeklestirmistir. Böyle bir ortamda “Serbest Piyasa”dan
degil, “Tekelci Piyasa”dan söz etmek gerekir.
Tüm Karadeniz bölgesinde 700 bin hektarlik bir alanda; 400 bin
dolaylarinda üretici findik tarimiyla ugrasmaktadir. Bunlarin çogunlugu da
küçük arazilerde, geçimlik tarim yapan findik üreticileridir. Findik üretimi
yapilan arazilerin yasal durumuna baktigimizda; 03.07.2005 tarihli ve 5403
sayili Toprak Koruma ve Arazi Kullanimi Kanununa göre; Asgari tarimsal arazi
büyüklügü; dikili tarim arazilerinde 0,5 hektar iken, bu kanunda 30.04.2014
tarih ve 6537 sayili kanunla yapilan degisiklikle, asgari tarimsal arazi
büyüklügü; dikili tarim arazilerinde 1 hektara çikarilmistir. Yapilan bu
degisiklikle, bundan sonra findik bahçeleri 10 dönümün altinda bölünmeyecektir.
Bir örnek vermek gerekirse; Giresun Merkez Ilçedeki toplam 10.146 üreticiden
5.818’nin (%57,34) findikliklari bir hektarin (10 dönüm) altindadir. Bu da su
anlama gelmektedir; bu üreticilerin çogunlugu bir ton ve altinda findik
üretmektedir. Esas geçim kaynaklari da findik degildir. Küçük üreticilerin çogu
da il disinda yasamaktadir. Söyle ki; TÜIK verilerine göre, Türkiye genelinde
1.088.258 Giresunlu yasamaktadir. Bunlarin 383.425 Giresun’da, %65’i olan
704.833 ise il disinda ikamet etmektedir. Il disinda olanlarin 487.115
Istanbul, 53.407’i Kocaeli’nde ve geriye kalan 164.311 kiside diger illerde
bulunmaktadir. Bu durumda açikça göstermektedir ki, bu insanlarin çogu
geçinemediklerinden dolayi, Giresun’u terk etmek zorunda kalmislardir.
Giresun’da “Gurbetçi Üretici “ diye bir kavram vardir. Il disindakilerin çogu
kendilerine miras hukuku yoluyla geçen küçük arazi sahipleridir. Yillik
izinlerini-tatillerini findik toplama zamanina göre ayarlarlar, Agustos-Eylül
ayinda da gelip findiklarini toplar, hem de tatil yaparlar. Bir ton ve altinda
findik üreten bu üreticiler, ürünlerini bekletemezler. Çünkü esas geçim
kaynaklari bu degildir. Agustos-Eylül ayi içinde findiklarini satarak yada
emanete vererek, yasadiklari illere geri dönerler.
Yine halk arasinda “Findik Veresiye” diye bir kavram daha vardir. Yil
içerisinde temel ihtiyaç maddeleri (gida-giyim) yaninda, gübre ve tarim ilaci
alimi dahil olmak üzere, Eylül ayinda ödenecek her türlü borçlanmaya “findik
veresiye” denir. Eylül ayi geldiginde ise, okullar açilacak, bayram için
kurbanlik alinacak, dügünler yapilacaktir. Bir yil önce de “Zirai Don” olmus ,
orta ve yüksek kolda findik yanmis, üreticinin ödeyemedigi borçlari da
birikmistir. Bütün bunlar içinde nakit paraya ihtiyaç vardir.
Üreticilerin bir kismi da, yil içerisindeki acil para ihtiyaçlarini, devamli
findiklarini verdikleri manav-tüccar-ihracatçidan karsilarlar, findiga
baslamadan hemen öncesinde onlardan bir miktar avans kredi (findik toplama
ücretlerinde kullanmak için) bile kullanirlar, sonuçta da findiklarini, kredi
kullandiklari manav-tüccar-ihracatçiya satmak zorunda kalirlar.
Yukarida degindigimiz bütün bu nedenlerle de; son yillara baktigimizda findigin
%65-70'i ilk üç ayda(Agustos-Eylül-Ekim) piyasaya inmektedir. Fazla findik
arzindan dolayi da fiyatlar olumsuz etkilenmektedir.
Bütün bunlari degerlendirdigimizde; findik piyasasinda üretici sayisi çok ve
mali yönden güçsüz, buna karsilik alici (tüccar-ihracatçi) sayisi az ve mali
yönden güçlü durumdadir. Böyle durumlarda piyasayi yönlendiren tüccar-ihracatçi
olmaktadir. Bu sartlarda üretici; bir avuç tüccar-ihracatçinin belirleyecegi
fiyattan ürününü satmak zorundadir. Simdilerde, findigini verecegi alternatif
bir müdahale kurumu da (Devlet adina findik alan Fiskobirlik ya da TMO) henüz
yoktur. Üreticide, piyasa fiyatina razi olmaktadir.
Peki üreticiler olarak bizler ne yapmaliyiz.
Yillardir sürdürülen tarim politikalari nedeniyle üretici devamli magdur
edildi. Tabi ki bu bizim “kaderimiz” degildir. Tehlikeli bu gidise “dur” denmelidir.
Bu nedenle yapabileceklerimiz vardir. En basta üretici olarak, kendi çikarlarimizi
koruyacak bir örgütlenme saglamaliyiz. Sendika, kooperatif, dernek altinda
örgütlenerek, omuz omuza vermek zorundayiz.
Bunun disinda;
1- Ürünümüzü pazara erken indirmemeliyiz,
2- Emanete findik vermemeliyiz,
3- Köy kooperatifleri kurarak, ürünlerimizi ortak pazarlamaliyiz,
4- Findik fiyati maliyet üzerinden hesaplanmali,
5- En önemlisi de, üretici olarak ürünümüze sahip çikmaliyiz,
Findik üreticisi olarak sesimizi yükselterek
taleplerimizi dillendirmeliyiz. Öncelikle üreticilerin magduriyet yasamasinin
baslangici olan birlikleri (Fiskobirlik) yok eden ve devlet destegini ortadan
kaldiran 4572 sayili birlikler yasasi basta olmak üzere “Serbest Piyasa
Kurali”ni uygulamadan kaldiracak yeni yasal düzenlemeler yapilmasi için
mücadele etmeliyiz. Bunlari yaparken ürünümüz üzerinden para kazananlarin
“örgütlü” davrandiklarini unutmamaliyiz. Haklarimizi kazanmanin yolunun
birlikte olmaktan geçtigini bilmeliyiz. Ekonomik olarak hak kazanmanin asil
yolunun siyasi mücadele oldugu gerçegiyle, “Demokratik Halkçi Iktidar”
mücadelesini temel almaliyiz.
Tüm-Köy-Sen Giresun Temsilcisi Orhan Kara