Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı
Kategori: Röportaj-Söyleşi
Eklenme Tarihi: 25 Mayys 2015
Geçerli Tarih: 21 Kasym 2024, 12:11
Site: Görele Sol Platformu
URL: https://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=21296
Kiliçdaroglu: AKP
kaybedecegini gördü
Kiliçdaroglu:
"Provokasyonlar konusunda dikkatli olun,tavir ve söylemlerinizi bu
çerçevede gelistirin" diye kendi partililerimizi uyardik.
CHP Genel Baskani
Kemal Kiliçdaroglu’na 22 Mayis’ta düzenlenen Elmadag, Kirikkale, Kirsehir ve
Aksaray mitinglerinde eslik ettik. AKP’nin güçlü oldugu bu üç ilde CHP liderine
yogun ilgi gösterilmesi hem Kiliçdaroglu’nu, hem de parti yönetimini memnun
etti.
Aksaray’da, CHP lideri
miting için kürsüye çiktiginda ezan okunmaya basladi. Bunun üzerine
Kiliçdaroglu mitinge ara vererek ezanin bitmesini bekledi. Bunun üzerine
Aksaraylilarin Kiliçdaroglu’nu uzun süre alkislamasi dikkat çekti.
Kiliçdaroglu’na bir gün önce açiklanan Merkez Türkiye Projesi’ni sorduk.
Kiliçdaroglu, yerli ve yabanci bir çok yatirimcinin proje ile yakindan
ilgilendigini söyledi. Hatta sabah saatlerinde Devlet eski Bakani Kemal Dervis’in
kendisini telefonla arayarak “Muhtesem bir proje” yorumunda bulundugunu
söyledi.
Kiliçdaroglu ile çözüm
süreci, meydanlardaki üslup, seçim vaatleri gibi gündemdeki konulari konustuk.
Kiliçdaroglu’nun, sorularimiza verdigi cevaplar söyle:
» AKP, “Biz gidersek
çözüm süreci biter, HDP Meclis’e girerse çözüm rafa kalkar” gibi söylemlerle,
çözüm sürecinin sadece AKP’ye endeksli oldugunu vurgulamaya çalisiyor. CHP
iktidarda, çözüm süreci nasil bir çizgide devam edecek?
Açik ve net söylüyorum
bu sorunu çözecek olan parti CHP’dir. Biz sorunu nasil çözecegimizi 17 maddelik
özgürlük ve demokrasi manifestosuyla kamuoyuna anlattik. Sorunun çözümünde
kilit anahtar demokrasi ve özgürlüktür. Eger bunlari yaparsaniz, bu ülkeye birinci
sinif demokrasiyi getirirseniz bu sorunu asma konusunda çok önemli adimlari
atmis olursunuz. Dolayisiyla çözüm süreci AKP’nin tekelinde degildir. Kürt
sorununun çözümü ve çözüm süreci CHP’ye emanettir.
» Seçim bildirgesinde
çözüm sürecini devam ettireceginizi açikladiniz ama “Öcalan’la görüsmeyiz”
dediniz. Süreci kiminle yürüteceksiniz?
Devlet mesru
organlarla görüsür. Kürt siyasal hareketinin mesru temsilcisi su anda HDP’dir.
Biz özellikle yüzde 10 seçim barajinin kaldirilmasini istedik. Yüzde 7’ye,
Yüzde 5’e veya 3’e indirilmesini istedik. Bu konuda samimi davranilmadi.
Dolmabahçe görüsmelerinde gerçekten… Oysa bunun açik ve net ortaya konmasi
gerekiyordu ama konmadi. Grup toplantisinda yüzde 10 seçim barajini indirelim,
siyasi partiler ve seçim yasalarinda yapilacak degisiklikle bu seçimlerde baraj
olmasin diye anayasa geçici bir madde konsun önerisini de getirdik. Ancak
önerilerimiz kabul görmedi.
» CHP’nin egitim
sistemine yönelik vaadleri tartisma konusu oldu. Özelikle Cumhurbaskani CHP’nin
imam hatip okullarini kapatacagini ifade ediyor. Siz ne diyorsunuz?
Egitim sistemi
dünyadaki bütün ülkeler için stratejik alandir. 21. Yüzyil’da dünya artik bilgi
toplumuna geçti. Bilgi toplumu olmanin yolu da sorgulayici egitimden geçer.
Egitim sistemi ne kadar güçlü olursa, çocuklarimiz ne kadar iyi yetisirlerse
bilgi toplumunu yakalama konusunda o kadar basarili olurlar. Ben egitim sistemi
konusunda AKP’nin bir plani, programi oldugunu düsünmüyorum. Çünkü getirdikleri
4 + 4+ 4 sistemi kalkinma planinda, hükümet programinda, milli egitim
programinda yok. Milli Egitim Sûrasi’nda görüsülmemis, Bakanlar Kurulu’nda da
görüsülmemis. Ne oldu? Bes AKP milletvekili kanun teklifi verdi; hiçbiri
egitimci degil. Çocuklarimizi denek olarak kullandilar, öyle götürüyorlar. 6
yasindaki çocugu zorla okula göndereceksin dediler. 6 yasindaki çocugun
çikacagi merdiven yok. Çocugun gidecegi tuvalet yok. Her sey oldu bittiye
getirildi böyle bir tablo çikti ortaya. Bu tablo egitimi geriye götürecek. Eger
bir ülkeye kötülük yapmak istiyorsaniz o ülkenin egitim sistemini bozacaksiniz.
Gelinen nokta budur, Türkiye’de egitim sisteminde büyük bir geriye gidis var.
» Imam Hatiplerle
ilgili iddialar?
O, tamamen halktan oy
almaya dönük bir kandirmaca. Niye kapatalim ki? Bir anne baba eger çocugunun
din egitimi almasini istiyorsa gönderebilir. Onlar oy kaygisiyla, “CHP gelecek
bunu kapatacak, sunu kapatacak, bu yasayi getirecek” gibi tamamen kendi
tabanini konsolide etmeye dönük söylemler ama bunlarin hiçbir inandiriciligi
yok. Dogru da degil.
» Siyasette üslup
sorunu da var. Siz iktidari sert elestirmenize ragmen, mitinglerinize
katilanlarin iktidari yuhalamasina izin vermiyorsunuz, engelliyorsunuz.
Siyasilerin üslubuna iliskin ne söylersiniz?
Siyaset, halkin
sorunlarini çözmek için yapilir. Siyasi partiler elbette birbirlerini
elestirebilirler, dünya görüsleri, ufuklari farklidir. Bu da gayet dogaldir.
Ama uygar ülkelerde siyasi parti liderleri televizyonlarda bir araya gelirler.
Oturur konusurlar, gazeteciler soru sorar, onlar da cevaplarlar. Böylece
vatandas hangi liderin sorunlara daha vakif oldugunu, hangi liderin sorunlarin
çözülmesi konusunda daha saglikli öneriler getirdigini ögrenmis olur. Ama AKP,
tek parti anlayisini egemen kildigi ve o zihniyete sahip oldugu için
televizyona çikip konusmaya cesaret edemiyor. Miting meydanlarinda insanlar
yuhalatiliyor bu dogru bir anlayis degil. Çünkü gerginlikten bu ülke çok acilar
çekti ve gerginlik hiçbir topluma yarar getirmez, tersine zarar getirir.
» Seçim yaklastikça
provokasyon söylemleri, suikast olacagi söylemleri artiyor. Bu konuda ne
dersiniz? Kisisel olarak kendiniz açisindan da endiseniz var mi?
Ben herhangi bir
endise tasimiyorum ama AKP iktidari kaybetmemek için her yola basvurabilecek
yapiya sahip. O nedenle bütün yurttaslarimiza ve biz kendi örgütümüze çagrida
bulunduk. Provokasyonlar konusunda dikkatli olun, tavir ve söylemlerinizi bu
çerçevede gelistirin diye kendi partililerimizi uyardik. Bu vesileyle tüm
vatandaslarimiza da iktidarin provokasyonlarina karsi dikkatli olmalarini
isteriz. Seçim sürecinin herhangi bir sorun yasanmadan sonlanmasi bizim
arzumuz.
» Son dönemde
gazetecilere yönelik inanilmaz baski ve sansürler yapiliyor. Basin özgürlügü
konusunda ne düsünüyorsunuz? Birçok kurumda akreditasyon uygulaniyor, basin
giris kartlari iptal ediliyor. Siz bu kararlari nasil degerlendiriyorsunuz?
Kesinlikle yapilan
islemler dogru degil. Çünkü gazeteci halk adina soru sorar, siyasetçi de halk
adina cevabini verir. Gazeteciye sinirlama getirmek, onun yazmasina,
haberlestirmesine sinirlama getirmek o ülkede demokrasinin olmadigi anlamina
gelir. Nitekim Bati da zaten iktidarin bu tavri nedeniyle ülkedeki demokrasiyi
hibrit demokrasi olarak tanimliyor. Siyasi iktidarlarin övgüden çok elestiriye
ihtiyaçlari vardir, çünkü yanlislari, hatalari elestiriyle ögrenecek ve
kendilerine çeki düzen vereceklerdir. Ama AKP her yaptiginin dogru her
söylediginin dogru oldugnu kabul ediyor ve elestirileri kabullenmiyor.
» Bu kadar yogun
tempoya nasil dayaniyorsunuz?
Yoruldum deme hakkim
yok. Sonuçta ülkenin içinde bulundugu tabloyu görüyorsunuz ve sizin bir
sorumlulugunuz var. Türkiye’yi bu karanlik tablodan çekip çikarmak, daha güzel
bir ülkeyi insa etmek. Bunun için de demokratik yollarla mücadele etmek. Biz
siyasetçi olarak hem bunu yapacagiz hem de Türkiye’nin gelecegi için projeler
üretecegiz. Yüzyilin projesi böyle bir proje.
» Yüzyilin projesine
iliskin olarak, “Vatandastan dört yillik yetki istiyorlar ama 20 yil sonrasini
öngörüyorlar” elestirileri var. Ne dersiniz?
Proje uygulamalari
2020’de baslayacak. Ama bizim baslangiçta Trabzon, Samsun, Iskenderun, Mersin
limanlarini, karayollarini, demiryollarini rehabilite etmemiz lazim. Iktidar
olur olmaz ilk yapacagimiz isler arasinda bunlar olacak. Türkiye’de ulasim
Bati’dan Dogu’ya dogru saglaniyor. Kuzey – Güney ekseninde de güçlü bir
iletisim aginin kurulmasi gerekiyor. Türkiye merkez, önemli bir merkez. Böyle
bir mukayeseli üstünlügü var, kullanmak zorunda. Biz halkin günlük sorunlarini
çözen projeleri açikladik zaten: Emekliye iki maas, çiftçiye 1,5 tl mazot,
issizlik, asgari ücret gibi… Ancak issizlik asgari ücret gibi çözülmez. Zaman
dilimine ihtiyaç var. Slogani söyle kurduk, “Üreten Türkiye”. Türkiye üretirse
istihdam yaratir. Bu proje, “Üreten Türkiye” projesinin en önemli ayaklarindan
biridir. 2 milyon 200 bin kisiye istihdam yaratiyor bu proje. Bittiginde bir
yilda 147 milyar dolarlik ek katma deger yaratacak. Olaganüstü bir rakam.
Kisibasina gelir 33 bin dolari buluyor. Bu 20 yillik bir proje ama neden? Proje
2035’te olgunlasacak. Ama önceden katma deger yaratacak. Siz alt yapiyi
rehabilite ettikten sonra yabancilar gelecek orada fabrikalarini, depolarini
kuracaklar, istihdam yaratacaklar. Bir de bunlar etap etap gelisen, birbirini
tamamlayan projeler… Diyelim geldiniz fabrikayi kurdunuz, istihdam
yaratiyorsunuz, ihiyaca göre yan tarafta baska bir sey yapabilirsiniz. Örnegin
Teknopark. Teknopark’i kurdugunuzda yurtdisindaki bir firma arge’sini oraya
tasiyabilir. Kültür merkezleri, fuar merkezleri. Bu proje ile Anadolu’yu ayaga
kaldiriyoruz. Önemli bir cazibe merkezi yaratiyoruz. Istanbul’un varoslarini
degil, bu cazibe merkezine ve etrafindaki 81 kente katma deger yaratacak bir
nüve olusturuyoruz, bölgesel dengesizlikleri kaldiriyoruz bir bakima.”
» Programinizda
taseronlasirmayi sona erdirmek de var. Türkiye taseron cenneti haline geldi.
Taseron sisteminin kaldirilmasinin devlete agir yük getirecegi öne sürülüyor.
Sizin degerlendirmeniz nedir?
Kamuda 800 bin taseron
isçi çalisiyor. Diyorlar ki, “Taseron kalktigi zaman devlete yük olur”. Tam
tersine devlet bundan avantaj saglayacak. Devlet, parayi isçi yerine taserona
verirken yüzde 18 de devlet ödüyor. Taseron kalktiginda devlet isçiye dogrudan
maasini ödeyecek o kadar. Kaldi ki bugün daha acimasiz uygulamalar var. Taseron
götürüp parayi isçinin banka hesabina yatiriyor ama sonra ondan 100 lirayi geri
aliyor. Yani asgari ücretin altinda çalistiriyor. Bu uygulamalari tamamen
kaldiracagiz.
» Peki ama CHP’li
belediyelerde halen taseron uygulamasi var. Hükümet de bu konuda, ‘Siz kendiniz
uyguluyorsunuz’ diye elestiriyor sizi?
Belediyelerin norm kadro uygulamasi var. Belediye baskanlari norm kadro disina çikamazlar. Çiktiklarinda suç islemis olurlar. Bu, belediyelerin uygulamalari ile degil, çikarilacak bir yasayla çözülür.
Hüseyin Özay – Taraf