Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Gündem Tüketimi


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 31 Ocak 2011
Geçerli Tarih: 20 Mayıs 2024, 02:43
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=2875


Gelin diyordu...

 

Gelin diyordu o, davet ediyordu

İnanmıyorlar, korkuyorlardı arka çıkmaya o'na.

Ve asıldı yüksek bir ağacın yüksek bir dalına,

Gözlerini kuşlar gagalıyordu.

                                              (Bir zenci ağıdı)

 

Ya da,

 

Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi

Yaşatmaktır önemlisi, hem güzelinden yaşatmak,

ABC'den geçirmek kıracın çekirgesini,

Ekmeksiz, hekimsiz, yuvasız bırakmamak

                                             Hasan Hüseyin k.

 

Uzunca bir aradan sonra herkese merhaba!

Sitemize "Ulusal Sorun"a ilişkin yazısıyla katılan sayın Ertuğrul Kürkçü'ye hoşgeldin, iyi ki varsın, varlığın ve fikirlerin bizi daha güçlü kılıyor diyorum.

Tüketimi kapitalizm tetikler, bu onun doğası gereğidir, yani tüketim olmazsa kapitalizmin yaşaması mümkün değildir. Gel ki insanın olduğu her yerde, canlılığın olduğu her yerde tüketim illaki olacak derseniz doğrudur ama benim kastım tüketim çılgınlığıdır. Yoksa insanların ihtiyaçları kadar tüketmesi yazı konusu olmaz.

Tüm doğal kaynaklar, maddi varlıklar yağmalanıyor. Hem de “kriz var” dendiği bir dönemde denilebilir ki, bu da kapitalizmin doğası gereğidir. Bu da doğrudur ve bu yazımın asıl konusu her ne kadar canımı sıksa da, tüketim manyaklığı değil ama bütün bunlarla beraber başlayan gündem tüketimi!

Bir günde gündem kayıyor. Toplum her gün yeni bir gündemle, hatta skandalla çalkalanırken, anında gündem çok farklı bir konu hızla gündeme düşmekte ve her yeni gündem eskisinden sarsıcı bir biçimde toplumsallaştığı an eskimekte! Sanki insanların ağzından çıkan söz ağızdan çıkar çıkmaz çürümekte ama sol memesinin altı kararmamış insanların unutamayacağı önemde olaylar yaşanıp bitirilmekte. Medya organları tam anlamıyla toplum mühendisliğine soyunmuşlar. Her gün konuları gerekli gördükleri muhataplarına ya da onaylanmış muhataplarına tartıştırmakta. Sıkıntılı konuların asli muhatapları hariç tüm burjuva bilirkişiler, temsilciler televizyonlarda arzı endam ederek, neyi nasıl düşünmemiz gerektiğini bizlere bi hakkın öğretmekte. Neredeyse toplum kışla havasında, boş bırakılmaksızın mecburi eğitime alınmış...

Bir gün, benimde kurucuları arasında yer aldığım yasal bir sosyalist partinin (SDP)'nin, ne yaman silahlı bir örgüt olduğunu ve memlekette silah koyacak yer kalmadığından, silahları yasal parti çekmecelerinde sakladıklarını, açık partide illegal örgüt kurduğunu hatta şefini, partiden tartışmalı ayrılmış eski arkadaşları (Mahir Sayın), askeri kanadını işkenceciliği tescilli bir  polis müdürü (H.Avcı)'nın desteklediğini polis sunumlarıyla piyasaya sürüyorlar, tam oha!

Böyle örgüt mü olur? derken, kendini yok resmi dil elden gidiyor, yok wikiliks açıklamaları derken, yumurta şenliği, yumurtanın beden bütünlüğünü ne denli tahrip ettiği, Alevilerin ıslahı projeleri, Kürtlersiz Kürt sorunu çözme geyiklemeleri, Yargıtay'ın bi zahmet toplanıp iki dakkada neden çözmediği Hizbullah davası ve de Muhteşem Süleyman'ın hareme girdi mi girmedi mi? çocukları laz bakkaldan ödünç almış olabilir mi? tartışmaları!...

Bir gün sonra yumurta şenliği yapan gençler Necmettin hocalı saadet partiyi, eylem biçimlerini taklit ettikleri için mahkemeye verirseler şaşırmam...

Bu memlekette, şaka bir yana, iktidar partisi, durumu cemi cümlemize ve her taşın altında sümen altı olamayacak sorunlar olmasına rağmen mükemmel bir şekilde götürüyor...

Bir gün, ODTÜ'lü öğrencilere okuldan çıkma yasağı uygulayan hükümet, ertesi gün öğrencileri köşkte kabul ettiriyor. AKP'yi kınayan öğrencilere tazyikli su, zehirli gaz sıkan polis, Muhteşem Süleyman’ın yaşamının filmlere konu edilmesine bile tahammülü olmayan molla sürülerinin demokratik yumurta şenliğine sadece çanak tutuyor. AKP'nin milletvekilleri Hizbullah davasının bir an önce çözülmesi için yargıya açıkça baskı yapıyor. Hatta B.Arınç, bu tür davalarda, daha önceleri sıra beklemeden çok kez öncelik alındığını söyleyerek “torpilimi isterim” dercesine, yargı mensuplarına emirler yağdırıyor. Yargıtay başkanı da, emirle çalışmıyoruz demek yerine, dosyaların çokluğuna, personelin azlığına sığınan ifadelerle savunma veriyor!...

Hizbullah davasında halkın tepkisinden söz edenler hemen Hizbullah'ın yanına PKK'yi de iliştirerek yapmacık tepkilerini dillendiriyorlar.

Ergenekon soruşturması sanıklarından M.Haberal, Balbay gibi örneklerle fikirlerini destekleyerek kötü niyetli olmadıklarını adeta kanıtlayarak, karnından konuşa konuşa yanlışlara işaret ediyorlar ve her haber programına hükümeti temsil eden, gericiliği temsil eden ve sözcülüğünü üstlenmiş konuşmacılar çıkarılarak, toplum mühendisliği hayatı yönetmeye devam ediyor...

Peki, ne olacak bu memleketin hali? derseniz!

Karanlık çok koyulaştı, tan yerinin ağarması yakındır.

Ya da,

Çok alametler belirdi, vakit tamamdır,

Haram helal oldu, helal haramdır.

Ak kurt kara tahtayı daha bir yol kemirir,

Çekin ki kürekleri ateşe girdi demir...

Yani dostlar,

Tam zamanıdır devrimci mücadeleyi birleştirmenin, partileşmenin, sınıf hareketini güçlendirmenin ve de emperyalizme ve onun işbirlikçilerine go home demenin...

 

 

 


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster