Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


"Balık Hafıza"


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 02 Nisan 2018
Geçerli Tarih: 03 Mayıs 2024, 11:54
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=26823


Dünya, yalnızca insanı denemek için yaratılan bir alemdir. İnsanlar kısa yaşamları boyunca asla gerçeğine ulaşamayacağı algılarla denenirler. Bu algılar insanlara özellikle süslü ve çekici gösterilir. Algıların süslü ve çekici yüzüne aldanan ve kanan insanlar, hayatın gerçeklerini tam ve doğru olarak algılayamazlar. Çünkü gerçeklerin anlaşılması, insanların sahip oldukları ve olmaya çalıştıkları herşeyin, bir hırstan ibaret olduğu gerçeğini anlamasıyla mümkündür. Hırslarının esiri olan kişiler, öfkelerine yenilir ve gerçeklerle yüzyüze gelinmesini, doğruların bilinmesini, yansız ve yalansız herşeyin öğrenilmesini kat-iyyen istemezler;öğrenmeye çalışanlara da fırsat tanımazlar. İşte bu yüzden, maddenin aslı ile ilgili olarak bilinen gerçekler bu türlü kişileri büyük bir şaşkınlığa düşürmekte, hatta çılgına çevirmektedir.

Günümüz dünyasında; bütün girişim ve gelişmeler insanoğlunun düşüncesinin dışındadır. Böyle olmasına rağmen, bunların iz düşümleri ve dönüşümleri medeniyetin kapladığı coğrafyalar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Medeniyetin gereği olarak sorumlu olduklarımızın bilinci ile, karanlık dehlizlerin kararmış vijdanlıların her söylediklerine inanmadan önce, hafızamızda olanları şöyle bir gözden geçirmek gerekir. Bugün dünyada olan biten ne varsa ve ne yaşanıyorsa, zannedildiği gibi çok basit ve tabii gelişmelerden kaynaklandığını düşünmek, insanı büyük bir yanılgıya düşürür.Yaşanan olaylara ve olumsuzluklara bir bakın! tarihin derinliklerinde bulunduğunu göreceksiniz. Ayrıca tüm dünyaya egemen olma mücadelesi verildiğini, insan nesline, ürettiklerine ve tüm değerlerine sahip olma amacı güdüldüğü görülecektir.  

Bir çok insan vardır ki,tarihini ya bilmez ya da başkalarından dinlediği kadar bilir. Çünkü tarih, onun için bir anlam ifade etmez. Ama masallar ve hikayeler,onun için çok büyük anlam ifade eder. Her halde bu insanlar, hikayelerle, masallarla büyütülmüş olacak ki,her ortamda masal ve hikaye dinlemeyi sever, hatta zevk alırlar. İşte bundan dolayıdır ki,her şeyi biliyor, her olayı anlıyor ve her şeyden de haberleri olduğunu söylüyorlar. Ama bildiklerinin hepsi hikaye ve masaldan ibaret olduğunu fark edemeyecek durumdadırlar. Laf kalabalığı  yapmak ise onların en büyük meziyetleri sayılır. Böyle insanların anlattıklarına inanan ve yaptıkları her şeyi doğru sanan insanlara ise, doğruları ve gerçekleri anlatmanın mümkünü yoktur. Onlar sadece kendi inanç ve düşüncesinde olanların söylediklerine inanırlar ve onların söylediği her şeyi doğru kabul ederler. Araştırmadan, sormadan ve soruşturmadan her söylenen inanan, her yapılanı doğru kabul edenler, bütün kötülüklerin anası olan yalana, iradelerini teslim eder hale gelmişler demektir.Yani demem odur ki,doğru olup olmadığını bilmeden,sormadan ve soruşturmadan, hiç bir araştırma gereği de duymadan her söylenene inanmak, her söyleneni doğru kabul etmek akıllı insanların işi olamaz. Ayrıca akıllı insan, geçmiş tarihine ve tarihi değerlerine  küfretmez, hakeretlere varan cümlelerle saldırmaz.

Bir insan, okumadığı, bilmediği veya bir başkasından kulaktan dolma bilgilerle, geçmiş tarihi hakkında fikir beyan etmesi, küfredip sövmesi insanı hayretler içinde bırakır düzeylere ulaşmış olsa da, akıllı ve onu kullanan, zekasını işleten, soran, sorgulayan insanların var olduğunu ve çoğalarak arttığını da görmek, geleceğin daha güzel ve daha iyi olacağının bir müjdecisi olmaktadır. Fakat yine de son zamanlarda, bulunduğunuz her yer de ve her ortam da, bazı insanlarda bir hastalık hasıl olduğunu da görmemek mümkün değildir. Hemen hemen herkes her şeyi biliyor, her şeyi yapıyor ve her konu hakkında fikir beyan ediyor... Ama bunların hiç dinlediğini veya başkalarının da konuşmasına fırsat verdikleri görülüyor mu?Kimseye öğüt vermek, nasihatda bulunmak, yol yordam göstermek de mümkün olmaktan çıkmıştır. Hani eskiden bir söz vardı: "Akıl verme para ver" diye. Galiba o duruma geldik. Öyle değil mi?

Geçmişini bilmeyen,olan biteni anlamayan ya da yalan yanlış bilen geleceğine yön verebilir mi?Her şeyi bildiğini, her olayı anladığını ve her şeyin farkında olduğunu söyleyenler, önce, hafıza kuvvetini, derin zekasını ve aklının gücünü delilleriyle birlikte insanlara göstermelidir ki, inandırıcı olabilsin. Kimi insanlar da vardır ki, geçmişte olanların bir kısmını doğru işler olarak kabul ederken, bir kısmını da yanlış ve hatalı işler olarak kabul ederler. Böyle kabul etmesinin tek bir nedeni de, kendi görüş ve düşüncesinde olanlarla bir arada bulunuyor olmasıdır. Kendine yakın, kendi görüş ve düşüncesinde olan kim olursa olsun, her yaptığını yanlışta olsa doğru görür ve öğle kabul eder. Mesela, yıllar önce yapılan, gerek siyasi ve ekonomik, gerek sosyal ve kültürel alanda yapılan hizmetleri doğru işler olarak görüyorken, bu gün tam aksi yönde konuşabiliyor, hatta kötüleyip hakaretlere varan cümleler kurmaktan da kaçınmıyor. Bu durum, butür insan tiplerinin ne kadar "Balık hafıza"lı *olduklarını göstermez mi?

* "Balık hafıza"lı deyimi, unutkan insanlar için yakıştırılan bir sözdür.Ayrıca,balıklarin hafizasının ortalama 3 saniye olması ve bu yüzden akvaryumdaki balıkların kendilerini engin deryalarda zannetmelerine neden olan hafızaya "balık hafıza" denir.

Bizlere gerçek hayatı öğreten edindiğimiz tecrübelerdir. Yaşadığımız her olumlu veya olumsuz olaylar, hafızamıza kaydedilir. Dünü hatırlatan, tarihsel olayları, siyasi ve ekonomide yaşananları, hafızamızla yeniden hatırlar, geleceğimize yön vermemize, gerçeklerin ne olduğu sorusuna, gören ve algılayan irademizle kararlar alır, kararlar veririz. Gerçeklerin ne olduğu sorusuna verilecek cevaplar da, yine hafızamızda bulunur. 

Dolayısıyla bazı insanlara delilleriyle bile olsa doğruları anlatmak, hatırlatmak ve hafızasını zorlamasını söylemek, deveye hendek atlatmaktan daha zor olmaktadır. Hem yazılı, hem de görsel yöntemler kullanarak geçmişte yaşananları kapsamlı bir şekilde önüne koysanız da yine de geçmişi kötüleyecek ve geçmişte yapılanlar hatalı olarak görecektir.Siz ne söylerseniz söyleyin, ne derseniz deyin, o yine bildiğini okuyacak, ya da size tepki gösterecektir. Bu türlü insanlar, gerçekleri göremeyecek, doğruları anlayamayacak kadar aciz hale gelmiş demektir. Bu türlü insanları gaflet uykusundan uyandırmak çok zordur ve ciddi bir çaba gerekmektedir. Böyle insan tipleri,dünyada ve kendi ülkesinde olanları görmüyor ve bilmiyorsa,çevresinde ve etrafında yaşananları dahi fark edemiyorsa, o insanın ölüden bir farkı kalır mı? Yaşayan bir insan, olumlu veya olumsuz bütün olayları bilmeli ve her şeyin farkında olmalıdır. Kafasını çalıştıran, zekasını işleten, hafızasını yoklayan insanların yaşadığı ülkede,gelecek korkusu ortadan kalkmış olur. Çünkü o insanlar, kendilerini geliştirmiş ve sorumluluklarının bilinciyle hareket ediyorlar demektir.

Bazı insanlar! mallarıyla, mülkleriyle,paralarıyla, yatlarıyla, katlarıyla, uçaklarıyla, helikopterleriyle, fabrikalarıyla, holdingleriyle, saraylarıyla, köşkleriyle, uçsuz bucaksız arazileriyle övünür ve gururla anlatırlar. Yatlarında kasılarak dolaşanlar, arabalarıyla gösteriş yapanlar, zenginliklerini her fırsatta dile getirenler, mevki ve makamlarıyla hava atanlar, bulundukları mevkinin kendilerini herkesten üstün kıldığını zannedenler, bütün bunlarla gösteri yaptıklarını sananlar, aslında zihinlerindeki görüntüler ile gösteriş yaptıklarını anladıklarında ne duruma düşeceklerini bilmelidirler.Balıklarda, akvaryumda salına salına yüzmüyorlar mı? 


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster