Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


"Türk'ün Dinle İmtihanı"


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 15 Şubat 2018
Geçerli Tarih: 08 Mayıs 2024, 02:16
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=26813


Türkler, insanlık tarihinde Pasifik'ten Akdeniz'e, Pekin'den Viyana ve Cezayir'e kadar uzanan ikibin yıllık tarih demektir. Geleneksel olarak göçebe hayatı yaşayan Türk imgesini ne yazık ki Arap imgesi değiştirmiştir. Müslüman olsun ya da olmasın bütün Türk yurtlarında, kadınların konumu, genelde İslam toplumlarının sergilediği genel görünüşe hiç bir biçimde uymuyordu. Kadının toplumdaki konumu, bu ırkın sahip olduğu özelliklerden kaynaklanıyordu. Türk kadını yüzünü saklamazdı ve hareme kapatılmazdı. Siyasal ve toplumsal yaşama tam bir özgürlükle katılırdı.İbn Batuta, (1304-1377) gözlemlerinin sonucu olarak şöyle der: "Türklerde kadınların gördükleri saygıyı gözlerimle gördüm. Gerçekten Türklerde kadınların erkeklerin üstünde bir yeri var." (1)  

Oğuz Han efsanesinden bahseden tarih, Oğuz'un İbrahim'in muasırı (çağdaşı) olmuş olduğunu kaydediyor. İbrahim'in miladdan 2000 sene evvel yaşadığına bakılırsa Oğuz Han'ın takriben bundan 4000 sene evvel yaşadığı anlaşılır. Menkulata istinad eden bu efsanenin iddiası ne dereceye kadar sıhhate mukarin (yakın) olduğunu, İbrahim'den bahseden Ahd-i Atik yardımıyla anlamaya çalışalım. Ahd-i Atik'de "Oğuz" tabirine tesadüf olunur. Bu tabir "Ous" şeklinde yazılarak "Ous" telaffuz olunur. 

Ahd-i Atik'in Otuzuncu fıkrasında şöyle yazılıdır: "Ve Terah oğlu İbrahim'i ve torunu olan Haran'ın oğlu Lut'u ve oğlu İbrahim'in zevcesi olan gelini Saray'ı alıp Kenani toprağına gitmek üzere,bunlarla beraber Kildanilerin"Ur"şehrinden çıktı ve Harran'a gelip orada ikamet ettiler" "Ur" şehri, Fırat nehrinin sağ sahilinde kain olup şimdiki ismi El-Mukayyerdir. Bâbil cenubunda bulunan Şinear (Sinear) kıtasının en meşhur şehirleri, Fırat nehrinin munsabı ( döküldüğü yer) civarında bulunanlardır. 

Türkler iki tarihi devre açmışlardır. Bunlardan birtanesi, İstanbul'un fethidir. İkincisi ise, Çanakkale ve Türk İstiklal Savaşı'dır. Gazi Musta Kemal Paşa önderliğinde yapılan savaşlar, Türk Milletini tarih sahnesinden indirmek isteyen düşmanları, İzmirden denize dökmüş, vatanın her karış toprağı kanla sulanarak, büyük bir zafer kazanılmıştır. (2)  

İslam dini, Allah'ın son Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.) vasıtasıyla bütün insanlara gönderdiği en son ve en mükemmel dindir. İslam dinini kabul eden kimseye Müslüman denir. Türkler, Müslümandır ve İslam dinini Araplar gibi kılıç zoruyla kabul etmiş bir millet  değildir. Ama maalesef inancımızın kaynağı Kur'an'a bakışımızda bir çok çarpıklıkların olduğu da bir gerçektir. Halk arasında, "Aman dokunmayın çarpar, aman abdestsiz ellemeyin gibi saçmalıklar bir tarafa, sözüm ona din adamı geçinen, alim, ulema diye adlandırılan çok sayıdaki şahsiyetin, Kur'an'a yaklaşımında bu çarpıklıklar var. Kur'an'ın hakiki gayesini,niçin indirildiğini gölgelendiren, hatta zamanla unutturan birçok davranış ve fiilleri İslam tolumlarında müşahede edilmektedir. Kur'an okuyan, okuyup ezberleyen bir çok Müslüman, Kur'an'ın gerçek manasını, ne dediğini, neyi anlattığını bilmeden ve anlamadan okumakta ve hatta fetva bile vermeye kalkmaktadır. Aklını kullanmayıp başkalarının aklıyla hareket edenler, heva ve heveslerine uyanlar, zanni rivayetleri din edinenler, Allah'ın hükmüne başkalarını ortak koşanlar ömür boyu uğraşsalar da Kuran'ı anlayamazlar. Kur'an-ı anlamak için, önce onun dilinden anlamak gerekir. 

Bugün "ılımlı İslam"dan bahseden bazı din adamı görüntüsünde kişiler var. Onlar kimin ya da kimlerin sözcülüğüne soyunduklarını bilmeden "ılımlı İslam"dan bahsedebilirler mi? İslam İslamdır; Hz. Muhammed'in getirdiği dinin adıdır. "Ilımlı İslam" bir ABD projesidir,Arabistan tarafından da desteklenmekte olduğunu bilerek konuştukları apacık ortadadır. Ayrıca bir de, "İbrahimi dinler"den bahsedenler var. İbrahimî dinler, tek tanrılı olup İbrahim'in soyundan gelen peygamberlere nispet edilen Ortadoğu kökenli dinlerdir. Bunların amaçladıkları, İslam'ı yozlaştırmak ve "Vahabilik"le aynı duruma getirmektir. Ama ne yazık ki bazı Türkler de dinin yozlaşmasına, çıkar için kullanılmasına, siyasete alet edilmesine çanak tutmakta, seslerini dahi çıkarmadan yapılanları izlemekle yetinmektedir. Kimbilir belkide,bu durum "Türkün Dinle İmtihanı" dır.

İbrahim'in oğullarından İshak'ın soyundan Musevilik ve Hıristiyanlık dinlerinin geldiği, İsmail'in soyundan İslam peygamberi Muhammed'in geldiği kabul edilir. İbrahim sözcüğü "pek çok milletin babası" anlamına gelir. Mekkeliler İbrahim'in dinini Sabiilik olarak nitelerdi. Kur'an'da İbrahim'den hanif olarak söz edilir. İbrahim'in adı Tanah'ta Avram olarak geçer. İslam kültüründeki semavi dinler kavramı zaman zaman İbrahimi dinler kavramına karşılık olarak kullanılmasına rağmen bire bir aynısı değildir. Semavi dinler İslam'da İbrahim'den öncekiler de dahil ilk insan kabul edilen Âdem'den beri Tanrı'dan indirildiğine inanılan ve bazıları bugün unutulmuş olan bütün tek tanrılı dinleri içine alır. 

Din bilimlerinde din tanımları == Farklı disiplinlere mensup bilim adamlarının dinlere getirdiği tanımlar farklıdır. Din tanımları genel olarak teolojik, ahlaki, felsefi, psikolojik ve sosyolojik kategoriler altında ele alınabilir. Semavi dinlerin diğer tek tanrılı dinlerden ayrıldığı nokta bu dinlerden sonra gelen dinin önce gelen dinlerin peygamberlerini ve din büyüklerini kabul edip saygıyla anmasıdır. Ancak tersi durum her zaman geçerli değildir. Örneğin İsa ve Muhammed Yahudilikte, Muhammed ise Hristiyanlıkta peygamber kabul edilmez.
 
İbrahimi dinlerin özellikleri == Tüm semavi dinler, Tanrı'nın zat ve sıfatlarında tek olduğunu ve onun yegane yaratıcı olduğunu, ibadetin yalnız ona yapılacağını ve ondan başkasına ibadet edilemeyeceğini söylerler. Peygamberler, Tanrı'nın kendilerine vahiy gelen elçileri olduğunu mucizelerle kanıtlamaya çalışırlar. İbrahimi dinlerde birçok kurgu, kavram, deyim ya da hikaye benzer içeriklere sahip olmakla birlikte birbirleriyle tam bir benzeşme görülmez. Örneğin tanrı, kutsal kitaplar, peygamberlik ya da ahiret gibi kavramlar her dini gurupta farklı anlam ve içeriğe sahiptirler. İbrahimi dinlerde birçok inanç ve ritüel pagan inançlarının ve uygulamalarının evrimi ve içselleştirilmesi ile geliştirilmiştir.

Bugün ülkemizde yaşayan insanlara sorsanız hemen hemen hepsi de size Müslüman olduğunu söylerler.Fakat bir Müslümanın nasıl olması, nasıl davranması, nelere dikkat etmesi, ne yapıp yapmamasını tam olarak söyleyemezler. Ama Müslüman hırsızlık yapar mı, yalan söyler mi, aldatır ve kandırır mı, hilekârlık yapar mı? gibi sorulara hemen "hayır" diye cevap verirler. Fakat bunları yapanlara bir tepki de göstermez hatta destekler mahiyette sözler söylemekten de geri kalmazlar. O zaman bu nasıl bir Müslümanlık anlayışıdır diye sorulması da gerekmez mi? Bir Müslüman, doğruları ve gerçekleri söylemekten korkmaz ve kimseden de çekinmez. Lafa gelince dindar, yaptıklarına bakınca ne olduğunu kendi de bilmeyecek durumda... Resmi açıklamalara göre, Türkiye'nin % 99'unun Müslüman olduğu söylenir.  Fakat çeşitli araştırmalardan çıkan sonuç hiç de öğle olmadığını gösteriyor. Allah'ın varlığına inananların oranı % 86, Kur'an ilahi bir kitap diyenlerin oranı ise % 76 olarak görülmekte. Ülkemizde çeşitli ırklara, kültüre ve dine mensup insanlar yaşamakta, ama bunlar, kendi dinlerini, ırklarını, kültürlerini asla kaybetmez, yaşadığı ülkenin kültürüne, geleneklerine ve göreneklerine de saygı gösterirler. "Ben Türküm" diyene de, "Arap"ım diyene de, veya başka ırk ve dinden olana da saygı gösterirler. Saygının ve sevginin olmadığı yer de, ne dinden, ne imandan, ne haktan, ne hukuktan ne de ahlaktan söz etmenin imkanı ortadan kalkacaktır.  

1- Türklerin tarihi/Jean Paul Roux
2- Türklük incelemeleri/ Avram Galanti

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster