Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Türkler Dansöz Oynatır mı?


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 04 Kasım 2017
Geçerli Tarih: 26 Nisan 2024, 06:03
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=24629


Türkler, tarihleri boyunca hiç kadın "dansöz" oynatmamışlar, hiçbir kadını da, içki masalarına, meze yapmamışlardır. Türklerin geleneğinde böyle bir gelenek yoktur ve kadına saygı duymak, hürmet etmek vardır. Onun içindir ki, Türkler kadına "hanım" derler. Yani kadın "Han" dır.Kadın oynatıp,ismini de dansöz koyarak,içki masalarına meze yapıp, sarhoşların daha çok şarap içmeleri için ve para kazanmak için yapılan Araplara mahsuz olan bir eğlencedir. 

Aksak Timur'un, günlerce süren toylarda (Düğün) şarap içtiği olmuştur, fakat ne neşeye kapılmış, ne kimsenin gönlünü kırmış, ne de devlet işlerinde aksaklık yapacak bir buyruk vermiştir. Türklerin cinsel ahlakları da yüksekti. Yuva, aile ve evdeş muhterem sayılırdı. Evli bir kadına taarruzun cezası idamdı. Kadın hürdü. Kocası uzak yolculuğa gitmiş olsa bile eve gelen yabancı erkeği konuklardı. Kendisine saygı gözü ile bakıldığı için bundan bir kötülük de doğmazdı. Türklerin oyun ve eğlence kültürü, düğünlerde, nişanlarda, asker uğurlamasında, yaylaya çıkış ve inişte, dini ve milli bayramlarda, kazanılan bir zaferin sonunda, yaren sohbet ve eğlencelerinde yapılmaktadır. Butür eğlenceler de kadın (Dansöz) olarak oynatılmamış, bağşiş adı altında ona para takılmamıştır. Çünkü kadın, anadır, eştir, yardır ve yarendir. 

Cahiliye Arapları arasında fuhuş da nadir şeylerden değildi. Cariyelerini zorla fuhuşa sürükleyenler vardı. Kadın yıkanıp temizlendikten sonra kocası ona "Şu adama git ve ondan hamile kal" derdi. Kadın istenilen adamla beraber olduktan sonra kocası hamileliği belli oluncaya kadar ona yaklaşmazdı. Sonra yaklaşabilirdi. Bu, iyi bir çocuğa sahip olmak için yapılırdı. Sayıları üç ile on arasında değişen bir grup erkek kadının evine girerek, sırasıyla hepsi de onunla cinsi münasebette bulunurdu. Kadın hamile kalıp da  doğum yaparsa doğumdan birkaç gün sonra bu erkekleri çağırır, erkekler de zorunlu olarak bu davete iştirak ederlerdi. Sonra onlara, "Olanları biliyorsunuz, doğum yaptım" içlerinden birine işaret ederek "çocuğun babası sensin" derdi. O da bundan kaçınamazdı. Bazı fuhuş yapan kadınlar da tanınmaları için kapılarına bayrak asarlardı. Bu tür kadınlardan biri doğum yaptığı zaman teşhis heyeti toplanıp çocuğun kime ait olduğunu tespit ederdi. O da çocuğun babası olduğunu kabul etmek zorunda kalırdı. (1)

Türk ailesi Kunlar devrinden beri babanın hakimiyeti altında ana ve çocuklardan mürekkep bir ailedir. Araplarda, İranlılarda, Yunanlılarda, Romalılarda olduğu gibi kadın aşağı veya esir sayılmazdı. Kadın muhteremdi. Kapalı değildi. Zaten, millet olmanın sonuçlarından biri de başka milletlere göre birçok özellikleri olmak, onlardan ayrılmak, onlara benzememek, bazen onların zıddı olmak değil mi? Sevinç ve şaşkınlığın ifadesi bile her millette başka başkadır, çok şey de birbirine benzemez. Birinin ak değine öteki kara der.

Cahiliye Arapları'nda ise,kadına değer verilmez, hak ve hukuku tanınmaz, adeta bir eşya gibi telakki edilip alınıp satılırdı. Biri ölüp karısı dul kalınca ölenin varislerinden gözü açık biri hemen elbisesini kadının üzerine atardı. Kadın daha önce kaçıp bu halden kurtulamazsa artık onun olurdu. Dilerse mihirsiz olarak onunla evlenir, dilerse onu bir başkasıyla evlendirerek mihrini almaya hak kazanır ve kadına bundan bir şey vermezdi. Dilerse, kocasından kendisine kalan mirası elinden almak için onu evlenmekten menederdi.Yiyeceklerin bazısı yalnız erkeklere ait olup kadınlara yasak ediliyordu. Kumar oynamakla övünürler,kumar meclislerine katılmamak ayıp sayılırdı. Bir Arap karısına şöyle vasiyette bulunur: "Ben ölürsem, sen, aciz ve konuşma bilmeyen, iki yüzlü ve kumar bilmeyen birini isteme." Cahiliye Arapları'nın kötü adetlerinden biri de kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeleriydi. Araplar kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerken, Türkler, kız çocuklarıyla at binip ava çıkarlardı.

Kısacası, Arapçılık ve Arapçılık adına sergilenen tutarsızlık ve saçmalık hayret verici boyutlara ulaşmaktadır. Türlerin adetlerinde olmayan bir çok anlayış ve davranış biçimleri, Türklere mâl edilmiş, haksız ve yersiz suçlamalara maruz bırakılmamışlardır. Araplar Kur'an'da sadece "A'rab" (bedevi göçebe Araplar) kelimesiyle ifade edilmektedir.Daha ilginci, a'rab kelimesinin geçtiği on yerin biri hariç, daima olumsuzluğun, kötülüğün, ikiyüzlülüğün, cimriliğin, kaypaklığın taşıyıcısı olarak kullanılmasıdır. Tevbe Suresi: 90- 97- 98-101- 120. Fetih Suresi: 11-12-16. Hucurat Suresi: 14. Ahzap Suresi: 20.  Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: Türkler size dokunmadıkça, siz onlara sakın dokunmayınız.(2)

Maddileşmiş ve bencil, erdemli olmayı gülünç bulan bir insanın, ne yapacağı, nasıl davranacağı, ne şekil hareket edeceği önceden bilinebilir mi? Hatta milli ve manevi duyguları, vatan ve millet aşkı da önceden bilinemez. Kişinin hal ve hareketleri, söz ve davranışları onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu gösterebilir.

Sözlerimi şu ünlü sözlerle bitiriyorum: Türkler, bir ırk ve bir millet olarak yeryüzünün en şerefli insanlarıdır. (La Martine)

Türk, asillerin asili dir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüksek asalet ona, tabiatın hediyesidir. (Pierre Loti)

1 - (Buhari, Nikah, 36) 
2 - Büyük Türk milleti/Yüksel Mert-Cengiz Açıkgöz/

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster