Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Toplum ve Kadın


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 10 Nisan 2017
Geçerli Tarih: 05 Mayıs 2024, 02:18
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=24202


TOPLUM VE KADIN

İnsanlık tarihinde kadının evveliyatı o kadar acıdır ki, yaşanan hadiselere inanmak fevkalade zordur. Bazı olaylar vardır ki, insanlığın alnında kara bir leke olarak durmaktadır. Erkek gerek ilkel zamanlarda, gerekse medeni hayat nizamında, çok kereler kucağında büyüdüğü kadının kalbini yaralamaktan kaçınmamıştır. Kadın hem efsanelerde hem de tarihi yelpazesinde ilginç teşhis ve statülerin konusu olmaktan kendini kurtaramamıştır. Belki günümüzde, değişen hayat şartları ve toplumsal yapı sonucunda karşı cinsler arasında bir çok görüş ve anlayış farklılıkları yaşanabilir, hatta görüş ve anlayış farklılıklarından doğan bazı psikolojik sorunlar da yaşanabilir.Ama yaşanan sorunların kaynağını, bir başkasının görüş ve anlayışına da bağlamamak gerekir. Toplumun bütün sorunları, yine toplumun tamamını ilgilendiren sorunlardır. Erkek veya kadın ayrımı yapmadan, toplum psikolojisini de gözeterek sorunlara doğru tehşis koyulmalı ve hastalıklara birlikte çözüm aranmalıdır.

Kadın, toplum içinde her işe ve her şeye hakim oldukça yükselen bir değerdir.Sahiplenme ve sahip olma duygusu çoğaldıkça değerini artırır, kıymetini ve varlığını herkese hissettirmesini de bilir ve becerir. Asrımızın en büyük sosyal buhranlarında kendisini kanıtlamış ve toplumda kendi varlığını hissettirmiştir. Kadın, bazen acılı bir çehre olmuş, bazen şevkat ve merhamet yumağı haline gelmiş; bazen çok sabırlı, bazen fedakarlık timsali, bazen değergamlık nişanesi olmuştur.  Kadın,her daim saadetini gözeten ve karşılıksız sevendir. Aynı zamanda en hür, en emekçi, en kariyerli ve ayakları üstünde durmayı başarabilendir. Geceleri çocuğunun üstünü örten, üstüne titreyen, düşüncesiyle de hep berrak ve zariftir. 

Eski çağlarda, genellikle tüm toplumlarda kadının hiçbir hak ve değere sahip olmadığı bir vakıadır. Eski Çinlilerde kadın, kocasının kölesi sayılırdı. Kocası ve çocuklarıyla birlikte yemek masasına oturamazdı. Ayakta dikilir, onlara hizmet ederdi. Mısır'da başlangıçta kadınlar erkeklerle aynı haklara sahip idiyseler de bu fazla uzun sürmemiş, Firavun'un emriyle yine köleleştirilmişlerdir. Batılılar tarafından medeniyetin beşiği olarak gösterilmek istenen Eski Yunan'da ise kadının neredeyse kölelerle aynı statüde olduğunu görüyoruz. Türkler'de ise kadının yeri ve konumu bambaşkadır. Cengiz Han'ın annesi Ulun Hatun çocuklarına ve obasına sahip olarak imparatorluğun kurulmasına sebep olmuştur. Cengiz Han, en güçlü dönemlerinde bile yaşlanan annesine saygıda kusur etmemiş, ayrıca her önemli olayda ona danışarak fikrini almıştır. 

Kadın erkeğin vazgeçilmez arkadaşı ve her daim yardımcısı olmuştur. En çılgın zamanlarda hatta bazen savaşta bile... Halide Edip'in "Her iyi kadın, erkek için mukaddes bir kalkandır" dediği kadınlar her zaman yanımızda olmuştur. Tolstoy'da şöyle der: "Kadın öyle bir konudur ki, onu ne kadar incelersen incele, her zaman yepyenidir" Kadın, bazen karşılıksız seven bir fedakarlık meleği, bazen savaşlarda bile kahramanlık gösteren bir savaşçıdır. Marcel Proust'a göre ise, "Hiç değişmeyen bir zevkin değişebilir araçları", bazen de ölümsüz dahileri ve kahramanları doğuran şefkat timsali, ayaklarının altında cennet halıları serili güçlü, her daim özlenen kadınlığın mukaddes zirvesi,her zaman yüce,her zaman karşılıksız seven bir melektir.

Kadın, yaratılışı ve hissiyatı itibariyle erkeğe ram olma,sahiplenilme, itaat etme yani erkeğine tabi olma temayülünde olduğu düşünülse de, kadının keskin zekasını, pratik çözümler ortaya koymasındaki bilgi ve becerisi her şeyin üstündedir. Kadını aşağılayan, hor gören, şiddet uygulayan, ferdi disiplin ve otoritesi altına alarak adeta onu köleleştiren bir toplum da, milli barıştan, dayanışma ve beraberlikten söz edilebilir mi? İnsan olma bilincinin olmadığı veya gelişmediği toplumlarda kadına şiddet uygulamak, haksız ve hukuksuz cezalandırmaların sona erdirilmesi mümkün değildir. Ülkemizdeki kadınlar, şiddet ve baskıların son bulmasını, itilip kakılmama, ikinci sınıf insan muamelesi görüp görmeme, toplum içinde saygınlığının olmasını,en önemlisi de özgür ve hür olarak insanca yaşayıp yaşamamanın, kararını vermeleri, hem kendilerini hem de bütün bir toplumu ilgilendirdiğini akıllarından çıkarmamaları gerekir.


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster