Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Bilim yolu aklın yoludur


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 19 Kasım 2016
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 03:33
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=23941


İnsanlık tarihi, haklı ve hakikat düşünceler taşıyan kimselerle, zulüm ve sömürüyü amaçlayan kimselerin veya bunların oluşturduğu devletlerin çekişme sahnesidir. İlahi adalet, hangi taraf daha ciddi ve cesaretli davranır, daha sistemli ve akıllı çalışırsa, üstünlüğü ona verecektir. Bugün yeryüzünü Batılı "Siyonizm" temsil etmekte ve asırlardır korkunç bir zulüm ve sömürü düzeni yürütmektedir. Siyonizm, Yahudilerin, bütün dünyaya hakim olma hayali ve hedefidir.  Siyonizm, gelip geçmiş bütün kötülük sistemlerinin en gelişmiş, en güçlenmiş ve en görkemli şeklidir. Daha doğrusu şeytanın şaheseridir. 
İslâm dini ise, Allah'ın son Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.)tarafından bütün insanlara gönderdiği en son ve en mükemmel dindir. İslâm dinini kabul eden kimseye Müslüman denir. Böyle bir dinin taraftarı olmakla övünen Müslümanlar ise, Siyonistlerin ürettikleri malları ve icad ettikleri malzemeleri kullandıkları da bir büyük çelişkidir. Bugün yeryüzündeki bütün Müslümanlara bakıldığı zaman, ne durumda oldukları zaten görülüyor. 

Fakirlik,yoksulluk, açlık ve sefalet, biatçılık, cehalet ve geri kalmışlık hep Müslüman ülkelerde görülmüyor mu? Fakat, Müslümanların içinde bulunduğu bu duruma da yine Müslümanların sebep olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Kenya'nın kurucu lideri Kenu Kenyattu'nun şu sözleri her şeyi açıklıyor: "Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda ise bizim elimizde İncil, onların elinde ise topraklarımız vardı."

Müslümanların,Umreye, Mekke-i Mükarremeye gidip  hac görevini yerine getirmek için yollara düşmesi Allah'ın emri gereğidir. Fakat, elinle, fikrinle, kaleminle, zikrinle, cehaletle cihat bayrağını açmakta Allah'ın emri değil midir? Bir insanın gönlünü kazanamamışsan, kazanmayı başaramamışsan, bu dünyada bir eserin yoksa, vatanını, milletini, bayrağını, toprağını, suyunu, ağacını taşını sevmiyorsan, Allah yolunda bugün ne yaptım diye kendine sormuyorsan, hak ve adalet yolunda yürüdüğüne inanıyor olabilir misin? "Yaradılanı severim yaradandan ötürü" derken, gerçekten sevdiğine de inanman gerektiğini bilmen gerekmiyor mu? Dilinden Allah kelamını düşürmeyeceksin ama kalbinde hasetlik ve kin taşıyacaksın! Ondan sonra da kendini en "iyi Müslüman" olarak görecek ve göstereceksin! İyi bir Müslüman, yalan konuşur mu, iftira atar mı,bilme karşı, ilme düşman, yeniliğe kapalı olur mu, Orta Çağ karanlığına özlem duyar mı? 

Hristiyan diye aşağıladığımız, “Gâvur” diye hor gördüğümüz insanlar, uzay yolculuklarına çıkıyorlar,aya ayak basalı nerede ise yarım asır oldu, mars gezegeninde su kütlesine rastladılar... Müslümanlar olarak bizler ne yaptık? Mesela bilim de, fen de, teknolojide, "gavur" diğerek aşağıladığımız ülkelerle yarışabiliyor muyuz? Ama dini imanı kimselere bırakmıyoruz. Lafa gelince de her şeyi biliyoruz, hatta en iyi Müslüman kendimizi görürüz. Görürüz de, yapılan işlerin Müslümanlığa uygun olup olmadığını niye göremeyiz veya görmek istemeyiz? Her mahalleye iki üç tane cami de kondursanız, her sokağa bir Kur-an kursu da açsanız, bütün okulları İmam hatip okuluna da dönüştürseniz, iyi bir Müslüman olmanın yolu, "sevmek"ten geçer. Eğer kalbinizde sevgi yoksa nafiledir. Başkalarının aklı ile, sözleri ile hareket etmeyi, el etek öpmeyi bırakmadıktan sonra, doğru ve yanlışları görmenizin de mümkünü yoktur. İyi Müslüman olmanın yolunun akıldan geçtiğini, bilimden geçtiğini, iyi eğitimden geçtiğini, en önemlisi de okuduğu Kur-anı anlamasından geçtiğini bilmek de gerekir! Müslümanlar, Kur-an okuyorlar, ama okuduklarını anlıyorlar mı? Eğer anlamış olsalardı, elindeki "Gâvur" yapısı silahla kardeşini tekbir getirerek öldürürmüydü?  
Masum insanları katlederek,cennete gidileceğinin hayalini kurar mıydı?  

Evet! "Bilim yolu aklın yoludur"  Akıllı ve aklını kullanan insanlar, ilmin de, bilimin de yolunu bulmakta zorluk çekmezler. Ayrıca,başkasının aklıyla hareket etmez, elindeki "gâvur" yapısı silahla tekbir getirerek masum insanları öldürmez, devlet malına da zarar vermez, yetim malına da el uzatmaz, yeşil örtüyü de yakıp yok etmez, herkesin hakkına saygı da gösterir, kimseyi de ötekileştirmez, dininden ve inancından dolayı kimseyi dışlamaz, mezhebini sorgulamaz, kimsenin rengine ve şekline bakmaz, giyimine karışmaz, düşeni kaldırır, küçücük çocuklara cinsel tacizde bulunmaz,ırzına,namusuna el ve dil uzatmaz,malına mülküne zarar vermez,haksızlık yapmaz, komşularıyla ve herkesle iyi geçinir, akrabalarıyla barışıktır,  hayvanlara tekme atmaz, hırsızlık yapmaz, yalan da konuşmaz. Ayrıca, doğruları söylemekten, yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten çekinmez, eleştirmekten ve sorgulamaktan korkmaz, eleştirilere de kulak tıkamaz.

Din kisvesine bürünmüş bir takım adamların(iyileri tenzih ederim) bütün konuşmalarında 1400 sene önce yaşanmış olayları kendi bilgileri doğrultusunda, kendi anlayışlarını da katarak, tv ekranlarından anlatmaları, bu güne kadar Müslümanlara ne katkı sağladığını yada ne kazandırdığını söyleyebilmek mümkün mü? Ama hırsızlık, yalan konuşmak, kula kul olmak, ayrımcılık yapmak, rüşvet alıp vermek;haksız ve keyfi uygulama, millet malına el uzatmanın sona ermediğini söylemek mümkündür. Sözüm ona bazı din tacirlerinin TV kanallarında Allah'ın dinini satarak milyon dolarları cebe indirirken, yoksula "garip guraba" edebiyatı yapanlara,bakınız yüce kitabımız Kur-an ne diyor: "Yanınızdaki (Tevrat'ı) tastik edici olarak indirdiğim (Kur-an)'a iman edin. Onu inkar edenlerin  ilki siz olmayın; benim ayetlerimi hiçbir değere karşılık satmayın (değişmeyin); yalnız benden benim azabımdan korkun". Bakara Suresi 41.

Sizler son zamanlarda gerçek din  bilgini, Hz. Muhammed’in (S.A.V.)getirdiği İslama inanan ve Kur-an emirlerini doğru olarak yorumlayan ve doğru bilgileri kimseden korkmadan, çekinmeden millete anlatan, sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen din görevlilerinden başka, din görevlisine rastladınız mı? Ama bazı ne dediğini kulakları duymayan, millete hakarete varan konuşmalar yapan sözüm ona din görevlisine her yerde rastlamak mümkün hale geldi. Hatta kulaktan dolma bazı bilgilerle kendisini din alimi sanan bu zevatlar, her gün her saat tv ekranlarında bir takım bilgileri anlatıp duruyorlar. Bunları gerçek din adamı zanneden bazı insanlar da, telefonda sorular sorup bunların sözlerine itibar edip inanıyorlar! 
İşte bu tür insanların çokça bulunduğu bir ülkenin kalkınması ve ileri ülkelerin ulaştığı eğitim seviyesine bilim ve teknolojik gelişmişliği yakalamasına imkan olduğunu söylemek mümkün değildir. Bütün İslam ülkelerinin içinde bulunduğu durum, bizlere her şeyi bütün çıplaklığı ile anlatmakta, adeta gözlerimize sokmaktadır. Ama,araştırmayan,sorgulamayan, eleştirmeyen, hakkını aramaktan aciz bırakılan Müslümanlara söylenecek fazla bir şeyin olduğunu da sanmıyorum. İslâma düşman olan, Müslümanları her bakımdan geri bırakıp kendilerine muhtaç hale getirmenin planlarını yapan ülkeler, Müslümanları kandırmak ve aldatmak için kendi yetiştirdikleri sözüm ona bazı din adamlarını veya din adamı kisvesine bürünmüş sahtekarları da kullanmaktan geri kalmazlar. Tıpkı, Türk İstiklâl Savaşı'nda, yaptıkları gibi...

“Allah,akıllarını kullanmayanlar üzerine bir azap yükler” Yunus Suresi/ 100 Ayet-i Kerimeden de anlaşılacağı gibi, Allah, aklını kullanmayan kim olursa olsun, üzerine azap da yükler, gökten pislik de yağdırır, her türlü musibeti de verir. El etek öperek, yalakalığın her türlüsünü yaparak, hak etmediği bazı yerlere gelenler veya kendisine menfaat elde etme peşinde koşanlar, gösteriş için ibadet edenler, İslamın temiz ruhunu kirleten davranışlarda bulunanlar, kendi aklını bırakıp başkasının aklıyla hareket edenlerin üzerine de Allah pislik yağdırmaz mı? Ülkemizi yıkmaya çalışanlara, millete tuzak kuranlara, din tacirlerinin de üstüne Allah pislik de yağdırır, onların üzerlerine azap da yükler. Ülkenin kaderiyle oynanmasına, yönünün karanlık dehlizlere çevrilmek istenmesine, Allah'da müsaade etmez, millette; Allah herkesi yaptıklarından ve işlediklerinden dolayı hesaba çekecektir.Herkesin bir hesabının olduğu gibi, Allah'ında bir hesabı vardır elbet.

Kısa etekle dolaşan da, şort giyen de, başı açık gezen de, başı bağlı ve çarşafla dolaşan da, hesabını yalnız Allah’a verecektir. Kimin namaz kılıp kılmadığına, kimin oruç tutup tutmadığına, yani kısaca kimin ibadet edip etmediğine kimsenin karışmaya, baskı yapmaya, inancından dolayı ona şiddet uygulamaya ne hakkı vardır ne de böyle bir görevi. Herkes kendine bakmalı, kendini gözden geçirmelidir. Her gün şehit cenazeleri ülkenin dört bir yanına dağılırken, analar ağlarken, çocuklar yetim kalırken, "Çocuğumun incinmesini istemiyorum" diyerek tv ekranlarında timsah gözyaşları döken ana, başka çocukların incinip ağlamasını tv ekranlarında flim izler gibi izlerken ne düşünüyor acaba? Diye de sorulması gerekirken, ona "mersiyeler" düzenleniyor! Ne diyelim: Allah milletimizi ve ülkemizi korusun.  
 
 

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster