Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 05 Ekim 2016
Geçerli Tarih: 09 Mayıs 2024, 00:56
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=23844
KARAR
VERİN: “SİZİN MUHAMMED ALİ’NİZ HANGİSİ?”[*]
TEMEL
DEMİRER
“Ölüm haberim
bir abartıydı.”[1]
Eski dünya
ağırsıklet boks şampiyonunu 3 Haziran’da 74 yaşında kaybettik. Epeydir
Parkinson’dan mustaripti. Konuşma dahil pek çok yeteneğini yitirmişti. Eşi
Lonnie’nin deyişiyle “İnsanlarla gözleriyle, kalbiyle konuşmaktaydı”...
“Tüm organları
durdu, kalbi 30 dakika daha atmaya devam etti”;[2] ardından
dökülen “Gözyaşları siyah”tı.[3]
Bana Albert
Camus’nün, “Ölümden üç sonuç çıkarıyorum: başkaldırım, özgürlüğüm ve tutkum,”
sözlerini anımsatan ölümüne üzüldüm; boksu sevmediğim; bir spor olarak da kabul
etmediğim; yaşım Muhammed Ali maçlarını siyah-beyaz TRT’de izlemeye el verdiyse
de seyretmeyip, alkışlamadım…
Ben Onu hep,
“Nasıl hatırlanmak istersiniz” sorusuna, “Halkını hiçbir zaman satmayan bir
insan olarak,” yanıtını vermesiyle;[4] “Vietnamlılar
bana hiç kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım. Benim Vietkong ile bir
sorunum yoktur,” demesiyle sevdim ve alkışladım…
*
* * * *
O sadece
gelmiş geçmiş en büyük boks şampiyonu, sadece bir Amerikan siyahi haklar
savunucusu değil aynı zamanda, en şaşaalı döneminde ABD emperyalizmine baş
kaldırmaya, “Hayır” demeye cesaret eden bir cüretti; 68’in habercilerinden
biriydi.
Clay, dünyanın
en büyük ve en gelişmiş ülkelerinden birisi olan, ama aynı zamanda ırkçılığın,
kölecilik kalıntılarıyla iç içe geçerek siyasetle gericiliğin özgün bir
karışımının toplumsal yaşamını zerrelerine kadar nüfuz ettiği ABD’nin ırkçılığı
ile ünlenen Kentucky eyaletinde, Luisville’de doğduğunda, ülke dünyayı kasıp
kavuran İkinci Dünya Savaşı’na henüz girmişti.
Ama onun ilk
gençlik yılları, İkinci Dünya Savaşı’ndan “Dünyayı Hitler faşizminden
kurtarmış, komünizme karşı da ‘Hür dünya’nın tek koruyucusu”, “dünyanın en
büyük ekonomi ve askeri gücü”, “dünyanın tek hâkimi” olarak propaganda edilen,
“Büyük Amerika” ideolojisinin biçimlendirildiği yıllarda geçti. Bu yıllarda
ABD, “dünya jandarması” rolüyle dünyanın her köşesine müdahale derken, iç
politikada militarizmin, beyaz ırk ve Amerikan ideallerin yüceltilmesinin
koçbaşı olarak McCartyciliğin anti-komünizm etrafında yarattığı korkudan
beslenerek, en gerici güçlerin basını, siyaseti, kültür alanını zaptettiği,
demokrasi güçlerinin sindirildiği bir ülkeydi.
1960’da Roma
olimpiyatlarında Amerika adına altı madalya kazanması da onu ırkçıların gözünde
aklamadı! Boynundaki olimpiyat madalyası umursanmadan siyahlara servis
yapılmayan (o dönemde ırkçılığın etkin olduğu eyaletlerde bu tür restoranlar,
kapılarına, “Köpekler ve zencilere servis yapılmaz” diye yazılar asıyordu) bir
restorandan atıldı. O da buna tepki olarak madalyasını Ohio nehrine attı!
Ve bir süre
sonra da Müslüman olduğunu söyleyerek, Muhammed Ali adını aldı. İslâmi çevreler
ABD’de siyahların bu arada Ali’nin İslâm’ın felsefesini ve ondaki ilahi ışığı
gördükleri için Müslümanlığı tercih ettiğini söyleseler de gerçek böyle
değildir.
1960’ların
Amerika’sında siyahlar, Hıristiyan beyazların ırkçılığını protesto etmek için
Müslümanlığa geçiyorlardı; yani Müslüman olmak bir protesto biçimiydi. Clay de
bunun için Müslümanlığı seçmişti.
Ali’yi, Ali
yapan, Vietnam savaşını götürülmek üzer askere alınmayı reddetmesiydi ki,
ABD’nin Ali’ye yanıtı da; unvanlarına el koymak ve beş yıl hapis, 10 bin dolar
para cezasına çarptırmak oldu.
O günden sonra
artık Ali için hiçbir şey eskisi gibi olmadı; zaten zor olan yolu daha da
zorlaştı.[5]
*
* * * *
ABD Başkanı
Obama’nın, “Bir ikonu kaybettik. Afro-Amerikalıları özgürleştiren ve
kimlikleriyle gurur duymalarını sağlayan biriydi”; St. Stephen Baptist Kilisesi
Baş Papazının ise, “O siyahilerin bile kendini sevmekle ilgili sorunları olduğu
zamanda siyahileri sevme cesaretini gösterdi,”[6] diye
betimledikleri Ali kadar “Uzun zamandır hiç kimse birleştirememişti parçalı
dünyayı. Savaş karşıtları, ırkçılık karşıtları, anti-emperyalistler, Sivil
Haklar Hareketi’nin günümüze uzanan sempatizanları, Müslümanlar, Marksistler,
sosyalistler vd., hepsi Ali sevgisinde birleşti.”[7]
Bunun böyle
olmasında bir anormallik yok mu? Jean Paul Sartre’ın, “Yekî/ê ji nav me
hildibijêrin, wî/wê bi hêrs yan jî bi kulê dikujin, piştî bîst salan li ser
navê wî/wê peykerê wî/wê çêdikin. Eynî mirov, him dikujin him jî li ber peykerê
wî/wê axaftinê dikin, miriyekî/ê bi şan û şerefê berz dikin, daku paşê jiyana
yekî/ê din bikaribin jahrî bikin/ “Aramızdan birini alıyorlar, onu öfkesinden
ya da kederinden öldürüyorlar, yirmi beş yıl sonra da onun adına bir anıt
dikiyorlar. Aynı adamlar, hem öldürüyorlar hem de anıt başında nutuk
çekiyorlar, bir ölüyü şana şerefe boğuyorlar ki, daha sonra bir başkasının
yaşamını zehir edebilsinler,” uyarısını
“es” geçmeyenler için elbette var.
“Nasıl” mı?
Tüm haber
kanallarında, görsel ve yazılı medyanın neredeyse tamamında Cassius Marcellus
Clay’den Muhammed Ali’ye evrilen bir adama, bir sporcuya ve bir boksöre ilişkin
övgüler yer aldı.
Kendini sol
cenahta görenlerin ağırlıklı olarak övgülerinde vurgu yaptıkları tema, Muhammed
Ali’nin Vietnam Savaşı ve bu nedenle askerliği reddi ile, ABD başta olmak üzere
siyahilere karşı uygulanan ırkçılığa karşı takındığı protest
tavırdır. Muhammed Ali’nin Küba Devlet Başkanı Fidel Castro’ya “Sizi ABD dahi
deviremedi” sözleri önemsiz ya da az önemli laflar ve yaşanmışlıklar değildir.
Tüm bunlara
rağmen sol düşünce ve cenah açısından dile getirilmesi gereken bir konu da şu
olmadır;
Cassius
Marcellus Clay’den Muhammed Ali’ye evrilen söz konusu yaşamda, sondan başa
doğru bakıldığında “savaşa ve ırkçılığa” indirilmiş bir yumruk serüveninde
elbette takdir edilecek çok şey bulunabilir ve bulunmalıdır da…
Lakin sonuç
olarak siyahilere yönelik tutuma ve Vietnam Savaşı karşıtlığına yönelik muhalif
duruş güzelliğini ve toplumsal kazanımı sonraki süreçte Hıristiyanlıktan
Müslümanlığa geçerek göstermek yağmurdan kaçarken doluya tutulmaya benzemiştir.[8]
*
* * * *
Tayfun
Atay’ın, “Ali, bir ‘seküler-İslâm’ timsaliydi!”[9] varsayımı
oldukça tartışmalıdır; Ali Sirmen’in, “O dini vecibelerini yerine getirme
konusunda titiz, mutekit bir Müslümandı. 22 yaşında, o dönemde herhangi bir
Amerikan zencisinin başına gelebilecek türden bir haksızlığa kızarak, ihtida
eden Ali’nin Müslümanlığı, ırkçılığa, sömürüye, savaş kışkırtıcılığına karşı
başkaldıran bir Müslümanlıktı. Adını doğru koymak gerekirse, Ali’nin İslâmı,
mazlumun İslâmıydı,”[10] sözleri
gibi…
Unutulmasın:
ABD’de Martin Luther King’in 1963 Ağustos’unda namlı ‘Bir Hayalim Var’
konuşmasını yaptığı dönemde trendler sivil haklar, entegrasyon iken; 22
yaşındaki Ali açıkça ırk ayrımcısı reaksiyoner bir hareketten etkilendi. Kin ve
nefret telkin eden, beyazları “mavi gözlü şeytan”, kendini ise “mesih” ilan
etmiş Elijah Muhammed’in “İslâm Ulusu” hareketine katıldı, “PR adamı” oldu.
Değişimi yaş aldıkça geldi. Elijah Muhammed’in 1975’teki ölümüyle ayrılıp
“hakiki İslâm” olduğuna inandığı yolu seçti.[11] Ama,
örneğin İslâmcı fundementalizm ya da IŞİD benzeri oluşumlar karşısında sessiz
kalmayı yeğledi.
Tam da bu
noktada: “Hangi Muhammed Ali?” sorusu hatalı aslında. Doğru soru şu: Sizin
Muhammed Ali’niz hangisi?
Tamam, şu
konuda hemfikiriz. Tarihin en büyük spor insanı öldü. Öyle olmasa dünyanın tüm
gazeteleri, tüm TV bültenleri onunla başlamaz, herkes aynı adamın birbirinden
güzel resimlerini manşete koymazdı. O başkaydı, evet. Yaptıklarıyla,
söyledikleriyle hepimizi bir yerden başka bir yere taşıdı. Kimse onun kadar bir
spor dalını etkilemedi. Kimse onun kadar genel olarak spor kültürünü
değiştirmedi. Bir sporcu olarak kimse onun kadar toplumsal hayatın
belirleyicisi olmadı.
Ama bu Ali’nin
birden çok yüzü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Büyük bir Ali hayranı olan ve
hakkında kitap yazan New Yorker dergisinin genel yayın yönetmeni David Remnick,
Ali öldükten sonra yazdığı yazıda şunu net olarak vurguluyor. Parkinson’a
yakalandıktan sonra kamusal imgesi değişti Ali’nin. “Evcilleşti.” Herkesin
Ali’si oldu. Reagan’a destek verdi örneğin. Çok suya sabuna dokunmaz hâle
geldi. Büyük bir şampiyon ve büyük bir star olarak hayatına devam etti. Aslında
o günden sonra herkesin Ali’si oldu. Ondan evvel bazılarının pek haz etmediği
biriydi. Hele de devletin.
Yani demem o
ki, bugünün sembol Ali’si, bugünün “pop imgesi”, herkeslerin sevgilisi Ali
başka, hayatının ilk 40 yılındaki “gerçek” Ali başka. Onun sihri son yıllardaki
“kullanışlı” hâlinde gizli değil.[12]
*
* * * *
Ve nihayet
Cassius Marcellus Clay, Jr., namı diğer Muhammed Ali, daha toprağa girmeden
cenazesi üzerinden “prim yapma”ya kalkışanlar da altını çizdiklerimize mündemiç
bir soru(n)dur.
“Nasıl” mı?[13]
Ali’nin ölümü,
dünya genelinde büyük üzüntü yaratırken, AKP iktidarının havuz medyasının
riyakârlığını da tüm çıplaklığıyla ortaya serdi
Demokrasi,
barış, insan hakları söylemlerinin yalan olduğunu, halklara karşı nefret suçu
işlediklerini, ırkçılık yaptıklarını iyice açık ettiler. Havuz medyası (‘Yeni
Şafak’, ‘Akşam’, ‘Star’, ‘Sabah’, ‘Taraf’) barış ve adalet için savaşan Ali’nin
meziyetlerini yazarken, Ali’ye zulmeden “ırkçı beyaz iktidar”ın benzeri
konumunda olduklarını gizlemeye çalıştılar.[14]
Ali’nin
cenazesi için Louisville’e giden Cumhurbaşkanı Erdoğan,[15] programını
yarıda keserek Türkiye’ye dönmek zorunda kalırken; Ali ailesinin sözcüsü Bob
Gunnell, cenaze töreni programına daha sonradan konuşmacı olarak iki ismin
daha eklendiğini belirterek, Erdoğan ve ikinci Abdullah’ın konuşması programdan
çıkarıldığını duyurdu.[16]
Muhammed
Ali’nin cenazesinin defnedilmesinin ardından KFC Center’da yapılan son törende
Haham Michael Lerner konuşmasına, “Seçimle işbaşına gelen yetkililere işkenceye
son vermelerini söyleyin. Bu ülkede 2008’de ekonomik kriz yaratan bankalara ve
büyük şirketlere, gelir dağıtımı adaleti istediğinizi söyleyin. Şiddet kullanan
kullanan politikacılara dur deyin, savaşlara dur deyin. Türkiye’nin liderlerine
Kürtleri öldürmeyi durdurmayı söyleyin. İsrail Başbakanı Netanyahu’ya, iç
güvenliği sağlamanın yolunun Batı Şeria’yı işgal etmeyi durdurmak, Filistin
devletinin kurulmasına yardımcı olmaktan geçtiğini söyleyin,”[17] dedi.
Bu bağlamda
hayatına uygun bir dünya finali yaptı Ali. “Bulunduğu yerden kırk Yasin okuyup
ruhuna hediye etmek varken binlerce mil yol kat edip canlı yayın kameralarının
önünde kısa bir aşr-ı şerif okuma gayretleri de yine aynı Ali kriterlerine
takılmıştı aslına bakarsanız.”[18]
*
* * * *
İnsan,
karmaşık bir varlık. En cüretli isyanlarla, en uysal uzlaşmacığı
barındırabiliyor bünyesinde. Bir ırkçılığa tepkisini, bir başka ırkçılığa
sığınarak verebiliyor. En yalınkat radikalizmle, en koyu muhafazakârlık
arasında salınabiliyor. Ve ömrüne şampiyonlukları, zaferleri, şaşaayı, şanı,
şöhreti ve unutulmayı, yok edilmeyi, aşağılanmayı sığdırabiliyor.
Ali de,
böyle bir insan. Ölümünden Erdoğan’ın da, Obama’nın da, ırkçılık karşıtlarının
da, devrimcilerin de bir pay çıkarması bundan.
Ama belki
de “altın vuruş”, ‘Biz onu bir İslâmcı olarak değil, bir ırkçılık ve savaş
karşıtı, bir aktivist olarak görmeyi istiyoruz,’ tavrıyla Erdoğan’ı yüz geri
eden ailesinden geldi. Biz de onu bu yönleriyle hatırlayacağız.
O hâlde
diyebiliriz ki, “Comple promissum/ “Söz verdiğini yap” ilkesinden ödün vermeyen Ali’nin bize
bıraktığı miras, “Şu hayatta önemli olan tek şey, bir insanın ‘ben gerçekten
yaşadım’ diyebilmesidir. Onun dışında hiçbir şeyin önemi yok,” sözüdür Jean
Paul Sartre’ın…
27 Haziran
2016 19:11:24, Ankara.
N O T
L A R
[*] Newroz, Eylül 2016…
[1] Mark Twain.
[2] Tüm Organları Durdu, Kalbi 30 Dakika Daha Atmaya Devam
Etti”, Cumhuriyet, 6 Haziran 2016, s.18.
[3] “Gözyaşları Siyah”, Cumhuriyet Sokak, 5 Haziran 2016,
s.20.
[4] “Cenaze Cuma Günü Kaldırılacak”, Birgün, 6 Haziran
2016, s.14.
[5] İhsan Çaralan, “Bu Dünyadan Bir Muhammed Ali Clay
Geçti!”, Evrensel, 6 Haziran 2016, s.3.
[6] “Efsaneye Yakışan Uğurlama”, Cumhuriyet, 11 Haziran
2016, s.2.
[7] Fırat Mollaer, “Muhammed Ali, Politik Anlamı ve
Muhafazakârlar”, 9 Haziran 2016…
http://www.birikimdergisi.com/guncel-yazilar/7721/muhammed-ali-politik-anlami-ve-muhafazakârlar
[8] İsmail Topkaya, “Nam-ı Diğer Muhammed Ali”, 6 Haziran
2016… http://sendika10.org/2016/06/nam-i-diger-muhammed-ali-ismail-topkaya/
[9] Tayfun Atay, “Muhammed Ali, Bir ‘Seküler-İslâm’
Timsaliydi!”, Cumhuriyet, 13 Haziran 2016, s.2.
[10] Ali Sirmen, “Zalimin İslâmı Mazlumun İslâmı”,
Cumhuriyet, 9 Haziran 2016, s.6.
[11] Ceyda Karan, “Muhammed Ali Kim, Siz Kim...”,
Cumhuriyet, 8 Haziran 2016, s.7.
[12] Bağış Erten, “Hangi Muhammed Ali?”, Cumhuriyet, 8
Haziran 2016, s.17.
[13] “Burada herkes adına ciddi bir ‘ikiyüzlülük’ var. Ali
hakkında söylenen her şeyde büyük oranda bir doğruluk payı var ama bu sene bu
ülkede benzer bir sporcu vardı ve bütün emeği burnundan fitil fitil getirildi.
Amedspor’un ve oyuncusu Deniz Naki’nin bu sene yaşadıklarını hatırlıyor
musunuz? ‘Barış’ dedikleri için, ‘Irkçılığa karşıyız’ dedikleri için, ‘Çocuklar
ölmesin maça gelsin’ dedikleri için başlarına neler geldi? Deniz Naki’nin
aldığı 12 maçlık ceza niye verilmişti? (İlker Aktükün, “Muhammed Ali, Deniz
Naki ve İkiyüzlülüğümüz!”, Evrensel, 9 Haziran 2016…
http://www.evrensel.net/yazi/76807/muhammed-ali-deniz-naki-ve-ikiyuzlulugumuz)
Ayrıca bkz: “Erdoğan: Cenazesinde Gelip Konuşayım”, Cumhuriyet, 7 Haziran 2016,
s.4; “Irkçılara ‘Söz Hakkı’ Yok”, Gündem, 8 Haziran 2016, s.13.
[14] “Yumrukları Riyakârlığı da Yere Serdi”, Gündem, 6
Haziran 2016, s.13.
[15] Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bloomberg’de Muhammet Ali için
kaleme aldığı makalede, “Dünyanın sorunlarını çözmek için Muhammed Ali’nin
mirasını kullanın” başlıklı yazıda “dünyanın her yerinden insanlar Ali’nin
sporcu kişiliğinin yanı sıra siyasi duruşundan da etkilenmişti. İnsanlığın her
zamankinden daha büyük sorunlarla karşı karşıya olduğu bu dönemde Ali’nin
barış, özgürlük ve dayanışma mesajı Türkiye’nin politikalarına yol gösteriyor,”
dedi. (“Konuşamadı Makale Yazdı”, Cumhuriyet, 10 Haziran 2016, s.13.)
[16] “Erdoğan Muhammed Ali’nin Cenazesinde ‘Bozulunca’
Programını Yarıda Kesti”, 10 Haziran 2016… http://www.diken.com.tr/erdogan-muhammed-alinin-cenazesinde-bozulunca-programini-yarida-kesti/
[17] “Muhammed Ali’nin Cenaze Töreninde Erdoğan İçin Ağır
Sözler”, Cumhuriyet, 12 Haziran 2016, s.11.
[18] Turgay Oğur, “Kendi Cenazesini Tertip Eden Boksör”, 13
Haziran 2016…
http://www.meydangazetesi.com.tr/kendi-cenazesini-tertip-eden-boksor-makale,3620.html