Hukuktan hiç anlamam.
Aklımda kaldığı kadarıyla, suçu fiilen işleyen sanıklara ilgili madde hükümlerine göre cezaları kesilirken…
Azmettirenler, yardım ve yataklık edenler de cezasız kalmaz.
"Ne istediniz de vermedik"…
“Alınları secdeye değmiş, onlardan zarar gelmez”…
“Aldatıldık”…
"Milletimden özür diliyorum, Allah bizi affetsin"…
Diyerek suçlarını itiraf eden "AZMETTİRİCİ SİYASİLER”…
Bir özürle, bir af dileğiyle yırtacak…
“AZMETTİRİLENLER (İSTEDİKLERİNİ VERDİKLERİNİZ)” ise cezalandırılacak, öyle mi?
Daha açık bir ifadeyle…
“İstediklerini verdikleriniz” in tümü tu kaka…
Ama siz siyasetçi olduğunuz için ak kaşıksınız!
Şöyle bir örnek verelim, dilerseniz.
Diyelim ki vatandaşın biri hasmını öldürtmek için kiralık bir katil tuttu.
Kiralık katil işini yaptıktan sonra yakalandı.
Mahkemede, "Bana bu adamı öldürmem için filancı şu kadar para verdi" diye suçunu itiraf etti.
E, hakim, öldürene yani “tetikçiye” cezayı basacak, “azmettireni” ise beraat ettirecek.
Oh ne ala Mualla!
Bunun adına amiyane tabirle "hukuk" değil "guguk" derler.
Mahkemeler henüz başlamadı.
Ne zaman başlar, ne kadar devam eder, tabi ki bilemeyiz amma...
Mahkemeler başlandığında…
Sanıklar;
“Biz zorla hiçbir şey yapmadık. Ne istedi isek veren onlar. Vermeselerdi! Kaldı ki, istediklerimizin suç olduğunu da bilmiyorduk. Velev ki ‘istediklerimiz’ suçtu, o zaman ‘istediklerimizi’ verenler de en az bizim kadar hatta bizden daha fazla suçlu, değil mi? diye bir savunma yapıp…
Üstüne üstlük, ayyuka çıkmış tonlarca video kaydını, gazete kupürlerini, yazışmaları ve diğer belgeleri pat diye hakimin önüne sererse…
“Adaletin gücünün mü”…
Yoksa…
“Güçlülerin adaletinin mi” galip geleceğini…
İşte o zaman hep beraber göreceğiz!