Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Ayşe Gözünü Açtı


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 30 Haziran 2016
Geçerli Tarih: 07 Mayıs 2024, 11:27
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=23289


AYŞE GÖZÜNÜ AÇTI

Bazen bir telefon sesi insanı darmadağınık eder.

23 Aralık günü saat 15.00 sularında cep telefonum çaldı.

Sevgili ağabeyim rahmetli Nazmi Dursun'un kızı Fatma titrek bir sesle bana bir şeyler anlatıyor.

Telefondaki sesi tam alamıyorum,

Ne oldu?diye yüksek sesle bağırıyorum Gölcük meydanında,

"Kardeşim Ayşe kalp ameliyatına alınıyor,acil kan lazım amca" diyor ve bir yandan da ağlıyor.

Elim ayağıma dolanıyor,

Sağlıklı düşünemez bir haldeyim,

Son bir hamleyle cep telefonumu karıştırıyorum,

Tanıdık ve işe yarayacak insanlar bulmam lazım.

M.Rıza Aksu ağabeyimi arıyorum.

Çok acele O RH POZİTİF kana ihtiyacımız var abi,diyorum.

Oğullarının kanı tutuyor ve hiç beklemeden iki oğlunu uykudan kaldırıp hastahanenin yolunu tutuyorlar.

Mehmet Bektaş kardeşimi arıyorum ve kanı tutuyor,hiç beklemeden Zeytinburnu'ndan kalkıp yetişiyor.

Derken,

Beyazıt'ta kapalıçarşıda çalışırken Iğdır'da askerlik yapan yeğenim Soner telefon ediyor,

"Dayıcığım sen kan sorunuyla uğraşma,ben kan işini kapalıçarşı esnafından hallettim"diyor.

Bak şimdi,

Ben daha Gölcük'ten otobüsle hareket etmeden durumu acil olan yeğenim için arkadaşlarım seferber oldular,kapalıçarşının esnafı seferber oldular.

Çok etkilendim çok.

Daha şimdiden 12 ünite kan hazır halde!

Yeğenim Ayşe işyerinde bir fenalık geçiriyor,

Götürüldüğü doktor onu hemen Aksaray Kardiyoloji Enstitüsüne sevk ediyor.

Tahliller,filimler,..derken Ayşe'nin çok kritik kalp sorunu olduğu anlaşılıyor.

Aort damarı içeriden iki ayrı yerden yırtılmış.

Tamamen yırtılması an meselesi!

Hemen yoğun bakımda kontrol altına alınıyor,

Derken ameliyat masasına hazırlanıyor.

Ayşe yoğun bakımda korku ve endişeyle ameliyat anını düşünüyor,

Ayşe'nin ailesi,yakınları,arkadaşları,hastane önünde aynı korku ve endişelerle bekleşiyorlar.

Kimi öyle diyor,kimi böyle,

"Ayşe genç olduğu için bu ameliyatı çok rahat atlatır"

"Takdiri ilahi,her şeye hazırlıklı olmak lazım"

"Acaba bu hastane ve doktor yeterli midir?"

Her kafadan bir ses çıkıyor.

Bu arada,ameliyata girecek olan doktor hasta yakınlarını yanına çağırıyor.

Kalabalığın gözleri benim ile dayısı Mustafa'nın ve erkek kardeşi Yücel'in üzerine dikiliyor.

Temsilci olarak huzuruna çıktığımız Doç.Dr.Murat Mert üçümüze birden günün anlam ve önemine dair o ünlü ve tarihi konuşmasını yapıyor,

"Hastane yönetimindeki değerlendirme sonucunda hastanızın kritik ve riskli olan ameliyatının benim tarafımdan yapılmasına karar verilmiştir.Normal hallerde eğer anlaşılmamış olsaydı hastanız olan genç hanım 20 gün içinde ölebilirdi.Aort damarı içeriden iki ayrı yerden yırtılmış ve dışarıdan yırtılması an meselesi olan hastanız az bir şansa sahip olsa bile ameliyat kaçınılmaz bir kurtuluştur ancak ameliyattan sağ çıkma ihtimali son derece zayıftır.Arzu ederseniz hastanızı başka yerde ameliyat ettirebilirsiniz,bize mecbur değilsiniz!Eğer kabul ederseniz sonuçlarına hazırlanın"diyor.

Anlatılanları hayretler içerisinde dinliyorum,

Ne diyeceğimi bilemiyorum.

Ayşe ameliyat olmak için her şekilde hazırlanmış,tahliller, filimler,doktorların kanaatleri,12 ünite kan...bu halde onu alıp başka bir hastanede aynı prosedürü yaşatmayı düşünemiyorum bile.

Yaşanan bir anlık şaşkınlığı Mustafa dayısı bozuyor,

"Hocam biz sana güveniyoruz".

O an dünyanın en çaresiz insanıyım,

"Başarılar dilerim hocam"diyorum.

Ameliyatın yapılması konusunda istemeye istemeye anlaşmış bulunuyoruz,

Tam defteri kapatmak üzereyken doktor yeni bir sayfa daha açıyor,

"İstanbul Üniversitesinin bir tarifesi var.Branşına göre her doktora ayrı olmak üzere benim için ameliyat öncesi vezneye yatırılmasına karar verilmiş fiyat 4 milyardır.Bu rakamları bende abartılı buluyorum.Yaşamı sözkonusu olan genç bir bayan için bunları konuşmaktan hicap duyuyorum.Yıl içinde bana tanınmış olan kontenjanı sizlere kullanarak bu parayı aldırmayacağım ama bu ameliyata giren ekibe dağıtmak üzere bu miktarın %50'si veya %50'ye yakını civarında bir parayı bize vermeniz lazım" diyor.

İnanılacak gibi değil!

Yaşamla ölüm arasında olan bir hastanın yakınlarına doktorun dediklerine bakınız!

O anda isyan etmek,karşı çıkmak,tepki vermek istiyorum ama kelimeler boğazımda düğümleniyor.

Çaresizim.

Bir anlık şaşkınlıktan sonra dayısı konuya bir yön veriyor,

"Hiç önemli değil hocam,yeter ki hastamız iyileşsin,gerisi kolay"

Yapılan bu haksız pazarlığa ses çıkaramıyorum,çaresizce boyun eğiyorum ve bütün medeni cesaretimi,muhalifliğimi o doktorun odasında bırakıp dışarı çıkıyorum.

Bizden haber bekleyen yakınlarımızın kalabalığına doğru güçlükle ilerliyorum,

Onlara ne diyeceğimi toparlamaya çalışırken karşıdan sedye üzerinde Ayşe geliyor,

Onun büyük olasılıkla öleceği düşüncesine kapılıyorum,

Ayşe'yi bir daha hiç göremeyebilirim.

Ayşe'nin elinden tutuyorum,yanaklarından öpüyorum ve asansörün kapısına kadar sulu gözlerle ona refakat ediyorum.

Ameliyat başlangıç saati 13.45 ve zaman hiç bitmek bilmiyor.

Dışarı çıkıyoruz,

İçeri giriyoruz ama hala haber yok derken saat 22.00'de doktor ameliyat odasından çıkıyor.

"Gözünüz aydın,ameliyat çok başarılı geçti ama 3 gün daha yoğun bakımda durumunu izleyeceğiz,risk sona ermiş değil" diyor.

Sevinçten herkes birbirine sarılıyor,

Yüzler gülüyor.

Ve gecenin ilerleyen saatlerinde hemşire hanım güzel bir haber daha veriyor,

"Ayşe gözünü açtı"

Sevinçliyiz.


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster