Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Gizle
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 22 Nisan 2016
Geçerli Tarih: 19 Mayıs 2024, 17:39
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=22963
HALA,ÜŞÜYOR MU ELLERİN
?
Yine bir güz mevsimi …
Kasımın yarısı hazan,
yarısı kış hallerinde…
Gece yarısı soğuyor
hava, iyiden iyiye ..
Uykusuz yorgun
gecelerimin …
Ağır kurşuni ayazları,
şafak buzlarının ..
Işıltılı, yaldız,
yaldız kristal güzelliğine emanet ediyor beni ….
Ben, içimin ürpertiye
kesmiş hallerinde …
Artan ayazla birlikte
..
Daha çok, sendeliklere
ağıyorum ..
Odaklanmışlığımla
sana, aklıma ilkin …
O, hiç ısınamayan,
adeta yazda bile, buz kesen ..
İnce, narin ve zarif
ellerin geliyor, aklıma ..
Dudaklarıma tüneyen
sözcüklerde ….
Art arda, sorular
peydahlanıveriyor, apansız .
Hala, üşüyor mu,
ellerin ?
Her soruşumda, ellerini
ya hızla arkana gizler..
Yada, mahcup, mahcup
..
Hatta birazda yitik ve
üzgün edalara bürünerek ..
O, kuğu boynu
güzelliğindeki …
Alımlı mı alımlı,
biçimli boynunu içine çekmelere koyulur ..
Kısa, kesik, kesik
konuşmanla, yanıtını fısıltılar halinde
‘’-Yo, hayır şimdi
değil ‘’ der ..
Sonra, bir solukluk
duralar ..
Bu arada yüzündeki al
, al renk güzelliği ve o seninle özdeş masum halinle ….
Adeta, rüzgara
kapılmış yaprak gibi titreyen, kanı çekilmiş hallerdeki ellerini …..
Yarı tebessümlü, yarı
endişeli hallerde, apansız bana uzatarak ..
Gözlerimce içilen,
gülüş güzelliğinle ..
’’-Al, tut,bak
inanmıyorsan’’ der , bakışlarını kaçırarak ..
Yüzüne daha bir alımlı
eda veren, altın sarısı saçlarını savurarak, başını çevirir ..
Hep ötelere, ötelere
bakar, susar ve dalar, dalar giderdin ..
Nasıl unuturum ki ..
Şu an, bugün bile yine
aynı tabloda sende tutsaklıkla..
Yaşadım bir daha, bir
daha ..
O, tarifsiz
güzelliğinle bezenen anılarımla, seni ve hallerini …!
Zamansızlıklarda ve
genç ömründe toprağa düşen kardelen güzelliğinle ..
Evreni süslüyor,
toprağı güzelleştirip …
Aşığı olduğun doğaya,
güzelliğinle, güzellik katıyorsun ..
Bugün yine sana
uğradım ..
Sensizliklerde boynu
bükülen, solup…
Tıpkı sen gibi
zamansız ve apansız ölümü içen..
Çiçek güzellikleri
yiten ..
‘’-Beni en iyi
anlatan, sembolize eden çiçekler, bunlar ..! ‘’ dediğin
Lilalı, allı-morlu,
aklı-sarılı sümbüllerini değiştirdim..
Sularını tazeledim..
Saçlarını tarar,
yanağını okşar gibi ..
Kabrinin toprağını
sıvazladım..
Ellerini, avuçlama
isteğim depreşti ..
Nutkum tutuldu ve yine
her zamanki gibi..
Göz yaşı sağanaklarına
tutularak..
Öyle orada, naçarlığın
ve yokluğunun çarmıhında ..
Defalarca ölüp, ölüp
dirildim ..
Şimdi, sen dolu
odamda, buğulu camdan dışarıya,
Mezarlığı süsleyen ulu
çınarlara ,
Sarıya ve solmalara
kesen, kavak ağaçlarına…
Göğü öpercesine semaya
salınan, çamlara ..
Hele ki de, o heybetli
haliyle, ihtişam saçan Ihlamur ağacına bakarak …
Sensiz senliliklerde,
sana ağarak, seni yaşatıp, sende yaşıyorum ..
Anı, anı güzellikler,
sevgi ..
Ve, tutam, tutam
hüzünler çoğaltarak ..
Kasım soğuğu içe
işledikçe ..
Toprağın sarmaladığı
seni ve o, hep üşüyen ellerini düşünmekten kendimi alamıyorum ..
İşte o zaman …
Fırtınalara kesen
ruhum ve göz yaşı sağanağımda ..
O malum sorum
yayılıyor ….,
Ses, ses, soluk,
soluk, sevgi, sevgi odaya ..
Hala, üşüyor mu,
ellerin ?
Hala, üşüyor mu,
ellerin ?