Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 22 Kasım 2015
Geçerli Tarih: 28 Nisan 2024, 22:23
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=22268
Mustafa İsmi Üzerine
Ve Babamın Defteri
Yazdığım makalelerden
dolayı bana gönderilen olumlu ya da olumsuz mesajları arşivliyorum. Arşivdeki
bu mesajları karıştırırken içlerinden biri dikkatimi çekti. 3 yıl önce yazdığım
“İKİ MUSTAFA” başlıklı makaleye yapılan bir yorumdu.
Yorumu yazan uzaktan
tanıdığım biriydi. Benimle ilgili şu cümleyi kullanmış. “… Bizim güzel hocamız
Mustafa hocamız kusura bakmasın, oldum olası bu Mustafa ismini hiç sevemedim.”
İnternet üzerinden
yaptığım arama ve araştırmaya göre, Mustafa ismi sözlükte; “saf, temizlenmiş,
seçkin, güzide, süzülmüş” anlamındadır.
Mustafa ismi tarihsel
olarak da bir öneme sahiptir. Tarihte en çok hatırlanan kişilerden Mustafa
Kemal, Muhammed Mustafa, Mustafa Barzani ve birçok ismi daha sayabiliriz.
Benim ismimin Mustafa
olmasına gelince; Ben de herkes gibi doğarken kendi adımı belirleme imkânına
sahip değilim. Bu konudaki tasarruf rahmetli babam Zülfü’ye ya da Annem
Fadime’ye aittir. Babaerkil bir toplumdan geldiğimizden dolayı ne yazık ki
annemin sözü pek geçmezdi. Her şeye babam karar verirdi.
Rahmetli babam 1940
yıllarında CHP’liymiş. Daha sonraki 1950’li yıllarında ise, Demokrat Parti’de
yer almış ve Köyümüz Goman’da partinin temsilcisi olmuştur.
Babam Zülfü
Elveren;1966 yılında yakalandığı kanser hastalığından kurtulamayarak çok genç
yaşta vefat etmiştir.
Ölümünden sonra
Demokrat Parti’nin mührünü taşıyan defterini inceledim. Kendisiyle ilgili çok
özel önemli notlar vardı. Yani parti defterine kendisine ait özel notlar
yazmıştı. Örneğin; genç yaşta vefat eden eşini, çocuklarının doğum tarihlerini,
annesinin, babasının ve ağabeyinin ölüm tarihlerini, çocukluğunda evlerinde
çıkan yangında hayvanlarının nasıl telef olduğunu, Goman Köyü’nün kuruluşu ve
tarihi ile ilgili bilgileri bu defterin boş sayfalarına kaydetmişti. O defterde
babamın yazdığı özel notlar dışında DP ile ilgili hiçbir bilgiye rastlamadım.
Sadece defterin sayfaları DP kaşesi ile mühürlenmişti.
Ne yazık ki o defter
yine Kemalizm adına darbe yapan 12 Eylül askeri yönetiminin zulmünden korkan ve
okuma-yazması olmayan yaşlı annem (öz annemin vefatından dolayı beni büyüten
amcamın eşi Sisan) tarafından kitaplarım (Devletin yayınlarını içeren kitaplar
da dahil) banyomuzda bulunan sobada yakıldığını akşam işten eve döndüğümde
gördüm ve çok üzüldüm.
Babamla ilgili bilgileri
biraz daha açmak istiyorum. 1960 askeri darbeden sonra babam Türkiye İşçi
Partisi (TİP) saflarında yer aldı. Birlikte kısa dalga üzerinden ‘Bizim
Radyo’dan dönemin solcu-Kemalist sanatçılardan müzik ve haberleri dinlediğimizi
hatırlıyorum. Yine o tarihlerde Küdtçe yayın yapan Erivan Radyo’sundan birlikte
kurdi klamlar dinlerdik.
Mustafa Kemal
Burkay’ın Tunceli’de aylık olarak çıkardığı ismini tam olarak hatırlayamadığım
iki sayfalık (sanırım Köylü isminde) bir bildiri posta ile kendisine geliyordu.
O bildiriyi okuma yazma bilen birisi tarafından toplanan köylülere okunduğunu
hatırlıyorum.
Çocukluğum ve
gençliğim Kemalizm’den çok etkilendiği itiraf etmeliyim. O yıllarda Mustafa
Kemal’e toz kondurmazdım. 70’lı yıllarda TÜM-DER üyesi ve TİP taraftarıydım.
Artık hem Kemalist hem de solcuydum.
Ne yazık ki Kemalizm’i
bize sol diye yutturmuşlardı. Ancak, 70’lı yılların sonunda Kürd özgürlük
Hareketi kurucularından köylüm ve ilkokul arkadaşım Sevgili Mazlum Doğan başta
olmak üzere; Musa Anter, Yaşar Kaya, İsmail Beşikçi, Fikret Başkaya, Haluk Gerger
gibi yazar ve akademisyenlerin etkisiyle gerçek kimliğimi öğrendim. Diğer bir
deyimle beton mezara gömülen kimliğimi bunların sayesinde yeniden kazandım.
Özellikle Mazlum Doğan
ve İsmail Beşikçi’ye minnettarım. Bu süreçte 3K’li (Kürt-Kızılbaş-Komünist)
olmak da varmış.