Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Anımsatmalar


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 19 Eylül 2015
Geçerli Tarih: 05 Mayıs 2024, 09:06
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=22002


ANIMSATMALAR

Sık gündem değiştiği için, gündemin peşine takılan ve tez unutan bir yapımız var… Bu nedenle geçmişten bugüne bazı anımsatmaları yapmakta yarar var! Bu anımsatmalar yaşadığımız süreci daha doğru analiz etmemize yardımcı olacaktır.
Dönemin Genel Kurmay Başkanı Org. Atilla Ateş, 16 Eylül 1988 tarihinde, Suriye sınırındaki ilçemiz Reyhanlı’dan Suriye’ye seslenerek;  “…artık sabrımız kalmadı…” dedi. Bu söz Öcalan’ı barındıran Şam yönetimine etkili bir uyarı oldu.
22 Eylül 1998 tarihinde dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, BM 53. Dönem çalışmalarına katılmak için ABD’ye gitti.
Başbakan Mesut Yılmaz, BM çalışmalarının yanı sıra önemli görüşmelerde yaptı. ABD’de bulunan Talabani ve Barzani ile de bir araya geldi. İsrail ve ABD temsilcileri ile de…
26 Eylül tarihinde Başbakan Yardımcısı Ecevit, ABD’nin hazırlamış olduğu “Kuzey Irak’ta huzur ve güvenliğin sağlanması” ile ilgili bir metnin, Barzani ve Talabani tarafından imzalandığını açıkladı.
İçeriği gizli tutulan bu metin,   Başbakan Yılmaz tarafından da imzalandı.
Aynı akşam, Başbakan Yılmaz’ın ABD Musevi Dernekleri Başkanı Prof. Davidos’tan “şükran plaketi” alma töreni gerçekleştirildi!
Ve 9 Ekim 1988 de Öcalan Suriye’den ayrılmak zorunda kaldı.
15 Şubat 1999 tarihinde Kenya’da yerleştirildiği Yunanistan Büyükelçiliği konutunda ABD istihbaratı tarafından teslim alındı.
Dönemin Başbakanı Ecevit, Öcalan’ın yakalandığını 16 Şubat tarihinde açıkladı. Türkiye, bu süreçte ABD ile sürekli temasta bulundu.
ABD’nin Öcalan’ı teslim etme şartlarını kabul eden Türkiye, 200 bin dolara kiralanan Cavit Çağlar’ın özel uçağı ile Türkiye’ye getirildi. Ve İmralı’ya yerleştirildi. Öcalan’ın uçakta “devletimin hizmetindeyim” sözü ekranlardan tüm yurda yayıldı. Bu sözü ile ne demek istediği manidardır.
İmralı’da yargılanan Öcalan, Ankara 2 nolu DGM tarafından, Türkiye Cumhuriyetine karşı ilk ayrılıkçı başkaldırıyı yapan Şeyh Sait’in idam tarihi ile aynı günde, 29 Haziran’da idam kararı verdi.
Ancak TBMM, gerek yakalanma öncesi altına imza atarak verdiği sözler nedeniyle, gerekse AB uyum süreci gerekçesiyle idam cezasını kaldırdı.
Ceza ağırlaştırılmış müebbede çevrildi!
Öcalan, uçakta söylediği sözün gereğini ilk defa 2 Ağustos 1999 da yerine getirdi. PKK silahlı güçlerinin sınır dışına çıkmasını ve 1 Eylül de ateşkes çağrısı yaptı!
Bu ateşkes kararı 1 Haziran 2004 tarihine kadar sürdü. 1 Eylül 1999 ile 1 Haziran 2004 tarihleri arası teröre en az kayıp verildiği dönem olarak geçmiştir.
1999 Ağustosunda Öcalan, 156 sayfalık ‘yol haritası’ hazırladığı, Bu ‘yol haritası’ üzerinden İmralı’da çok kritik görüşmelerin yapıldığı sonradan kamuoyuna yansımıştır.
Bu görüşme trafiği “Oslo Görüşmeleri” denilen, İngiliz gözlemci hakemliğinde MİT-PKK görüşmesinin kilometre taşlarını oluşturmaktadır.
Bu görüşme trafiğinin etkili süreci, 3 Kasım 2002 seçimleri sonrasında denk gelmektedir.  2012 Aralık ayından itibaren Hakan Fidan aracılığı ile görüşmeler yeni bir boyut kazanmıştır.
Bu görüşmeler meyvesini vermiş ve Ocak 2013 de HDP heyetlerinin İmralı ziyaretleri başlamıştır.
Televizyonlarda ve gazetelerde bu görüşme trafiğini takip ettik. Nevruz’da Diyarbakır’da mesajını okuttuk! Neredeyse televizyonlara canlı yayına bağlayacaktık!
Oslo, bu süreci sonucudur!
“İmralı süreci” bu trafiğin sonucudur!
“Çözüm süreci” bu trafiğin sonucudur!
“Dolmabahçe Mutabakatı” bu trafiğin sonucudur!
Oslo’da gözlemci İngilizdir. Dolmabahçe’de ise ABD Büyükelçisi Riccordone’dir!
Ne oldu da 7 Haziran seçimleri sonrası bu trafik bozulmuştur?
Bunun nedenlerini şu şekilde açıklamak olanaklıdır.
CNN de “Tarafsız Bölge” programında CHP Lideri, “verilen sözlerin tutulmaması” konusuna değindi.
Ne sözler verildiğinin detaylarını bilemiyoruz!
Ancak,
Seçim sonuçlarının da son yaşadıklarımızda etkili olduğu söylenebilir.
Zamanlama buna işaret ediyor.
400 vekil söyleminin anlamı nedir?
Ancak bu sorunu doğru analiz etmek için daha derin düşünmek ve analiz etmek gerekiyor.
Hem ABD’nin rolünü, hem Öcalan’ın rolünü hem de diğer aktörlerin rollerini doğru analiz etmek gerekiyor.
Herkes 1998 Eylül ayından bugüne rolünü oynamaya çalışıyor!
Dağdaki de, düz ovadaki de, İmralı’daki de, Kandil de ki, postacı görevini görenlerde, İngiliz’i de, Riccordonesi’de diğerleri de…
Ateş ise düştüğü yeri yakıyor…
Acı yürekleri dağlıyor!


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster