Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 15 Eylül 2015
Geçerli Tarih: 06 Mayıs 2024, 11:58
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=21984
Savaş Baronu Kim(ler)dir?
Benim gibi emekli bir
meslektaşım; bundan önce yazdığım “Çatışmalı Süreç Herkese Zarar
Veriyor”(1) başlıklı yazıyı neredeyse
her paragrafını eleştirmektedir. Eleştirilerle birlikte bazı uyarıları da var.
Her fırsatta söylüyor
ve yazıyorum; tehdit, iftira ve küfür olmadığı sürece tüm eleştiriler benim
için zenginlik kaynağıdır. Eksiklerimi, yanlışlarımı ve yetersiz kaldığım
konuları fark ettiğimde düzeltmeye çalışır, bir daha tekrarlamamaya gayret
ederim. Ancak, yine de bazen yetersiz kalır, yanlış yapılabilir. Her defasında
bunları asgariye indirmek gerektiğine inanıyorum.
Şimdi bu meslektaşımın
yaptığı eleştirileri ve uyarıları sırasıyla yanıtlamak istiyorum.
1. “Savaşı Devletin
başlattığını söylüyorsunuz ama yazının sonunda savaş Baronlarından söz ediyorsunuz.
Bu bir çelişkidir.”
Zaten Dünya’da esas
savaş baronu devlettir. Her devlet kendi istihbarat kuruluşları vasıtasıyla
kontrollü silah tacirlerini ve savaş lobisini hatta mafyasını yaratır. Devlet
desteği olmadan hiçbir savaş baronu ve silah taciri gerek ülkesinde gerekse
uluslararası alış-verişte iş yapma şansı yoktur. Bunun için araştırmacı olmaya
gerek yoktur. Zaten her şeyi yaşayarak öğrenmekteyiz. Tarihte birçok örnekleri
mevcuttur.(2)
2. “(…) devlete değil
de adamlarına saldırmak gerekiyor. Aksi halde bu olmayan adalet sistemine göre
suçlu duruma düşersiniz”
Bizim devletin adı
Cumhuriyet olmaktan başka ileriye gidememiştir. Kemalist olduğunu iddia eden bu
devlet hep Türk ve İslam soslu nesiller yetiştirdi, yetiştirmeye de devam
ediyor.
Ben devletin birkaç
kurumunda belli kademelerinde çalıştım. Ayrıca, 1979 yılında kısa bir
süreliğine Türkiye’yi temsilen Almanya’da Fuar alanında görev yaptım. O nedenle
devletin yapısını biraz bilirim. Halkın ve aydınların en küçük demokratik bir
istemi devlet tarafından baskı ve zulümle karşılık verildi, verilmektedir.
Buradan hareketle her aydın ve düşünür daima devletin hedefi haline geliyor.
İnternet ortamında ve
birkaç gazetede yayınlanan yazılarımdan dolayı ben de bu devletin hışmına
uğradım. Sayısını tam olarak hatırlayamadığım tahminen 10 civarındaki yazılarım
soruşturmaya tabi tutuldu ve 2 yazımdan dolayı binlerce Lira cezaya çarptırıldım.
Yani bu konuda sicilim bir hayli kabarıktır. O nedenle meslektaşımın bu uyarısı
önemli olup, dikkate değerdir. Emekli bir insan için para cezasının hapis
cezasından daha ağır olduğunu söyleyebilirim. Nazım Hikmet’ten İsmail
Beşikçi’ye varan onlarca aydın ve yazarın bu devletten neler çektiğini göz
önüne almak gerekir. Her ihtimale karşı meslektaşımın uyarısını dikkate almaya
çalışacağım.
3. “Kürdler insan
hakları çerçevesindeki kazanımlara artık razı olmazlar.” Diyorsunuz. Oysa siz
bir yazarsınız ve ikinci kişiler veya guruplar
hakkında karar beyan etmeniz doğru değildir. Aksi halde onlarla ortak hareket
ediyorsunuz var sayılır. Oysa yazar yol gösterendir eleştirendir.”
Kürd kurum ve
kuruluşları tarafından yapılan görsel, yazılı ve sözlü açıklamalarını göz önüne
alarak bir değerlendirmede bulunuyorum. Bu paragrafta ben Kürdler adına karar
beyan etmiyorum. Ancak; ülkemizde olaylar bu günkü gibi devam ederse, ileride
“Demokratik Özerklik” çözümünü hepimizin mumla arayacağını düşünüyorum. Umarım
ben yanılmış olayım. Bu sözlerimden Kürdler adına karar beyan etme anlamı
çıkarılamaz. Çünkü ben burada bir tespitte bulunuyorum. Sizin de belirttiğiniz
gibi kişiler veya gruplar adına beyanda bulunmak doğru olmaz. Eğer böyle bir
algı yaratıyorsa tüm okuyuculardan özür dilerim.
4. “Yazar baba
rolündedir herkese her guruba hatta devletin adamlarına bile nasihat edendir.
Bazen sert bazen yumuşak.”
Zaten ne çekiyorsak bu
“BABA” mantığından çekiyoruz. Baba nasihat eder, nasihate uymayanlara sert
yapar yani döver. İslam’ın kuruluşundan Padişahlığa ve günümüze kadar bu mantık
devlet tarafından halklara empoze edilmektedir. Arap Baba, Şam Baba, Müslim
Baba, mafya babası… Ondan sonra da “Kurtar bizi babaaaaa!” diye meydanlarda
bağırtırlar. O nedenle bu mantığa karşı hep demokrasi mücadelesini ön planda
tutuyorum. Dolayısıyla eşit ve özgür bir yaşam için önce bu baba zihniyetinden
kurtulmamız gerekir.
5. “Bütün bu saydığım
nedenlerden dolayı bu yazınızı yayınlamıyorum.”
Ben amatör bir
yazarım. Hiç bir zaman profesyonel yazar olduğumu iddia etmedim. Buna rağmen
onlarca internet sitesinde, birkaç yerel gazetede (Dersim, Sivas, Hatay…) ve
yurtdışında yayımlanan Özgür Politika Gazetesi’nde yayın politikalarına uygun
olan yazılarımı yayınlıyorlar. Daha önceden de birkaç site ve bir gazete
tarafından bu konuda farklı gerekçelerle yazılarımı yayınlayamayacaklarını bana
bildirmişlerdi. Ve yayınlamamakta da çok haklıdırlar. Çünkü yazarla birlikte
gazete yönetimi de ceza alabiliyor. O nedenle bu yayın kuruluşlarına; Sitelerin-gazetelerin
yayın politikasına ters gelen yazılar ile hukuki sorun yaratacak makaleler
yayınlanmayabilir. Yazıların yayınlanıp, yayınlanmaması tamamen site ve gazete
yönetimlerinin tasarrufundadır. Çünkü ben de bir sitenin yöneticiliğini
yapıyorum. Üstelik site yazarlarından birinin makalesi ile yapılan bir yorumdan
dolayı dört gün önce TİB tarafından uyarı da aldım. Bu konudaki sıkıntıları çok iyi biliyorum.
Yukarıdaki demokratik
eleştirileri saygıyla karşılıyor, uyarı ve önerilerinden dolayı da bu meslektaşıma
teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım.