Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


“NeYaptıBizeBuDevlet”


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 11 Ağustos 2015
Geçerli Tarih: 04 Mayıs 2024, 21:51
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=21820


 “NeYaptıBizeBuDevlet”


Elbette devletin zulmünü, ayrımcılığını, yaratılan mağduriyetleri akılda tutmak, unutturmamak gerekiyor. Peki mağdur dili, devleti şuanda varolan uygulamalarından vazgeçirme gücünü barındırıyor mu? Ne yazık ki;hayır.

Hatta mağdur dili, şu sıralar devletin özellikle yaratmak istediği kutuplaşma ortamına çok uygun 

 5 Ağustos’ta Yüksekova’da bir grup polisin şantiye işçilerine yönelik aşağılama girişimine. Başbakanlık soruşturma başlattığını açıkladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Terörle mücadelenin demokratik hukuk devleti kuralları çerçevesinde taviz verilmeksizin sürdürülmesinin altını daha önce de defaatle çizen sayın başbakanımız kanunsuz hiç bir uygulamaya izin verilmeyeceğinin de altını çizmektedir.”

Başbakanlığın açıklamasında kanunsuz uygulamalara izin verilmeyeceği söyleniyor, ama acaba Kürtlerin başına silahın namlusunu çevirip hakaret ve tehditler yağdıran harekâtçı gerçekten de kanunsuz bir iş mi yapıyordu? Diyarbakır Cezaevi’nin namlı işkencecisi Esat Oktay Yıldıran’ın yeni sureti gibi ortaya çıkan harekâtçının tehditkâr konuşmasını hatırlayalım: “Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü göreceksiniz! Hepinizi tanıyorum ben! Kim ki hainlik yapacak, kim ki ihanet ediyor, karşılığını görecek! Ne yaptı ulan size devlet? Ne yaptı devlet? Hepiniz karşılığını göreceksiniz! Türk’ün gücünü göreceksiniz!”

Varsayalım ki, hiçbir şey yolunda gitmedi ve söz konusu harekâtçı yargının karşısına çıkarıldı. Kendisini nasıl mı savunacak? Tabii ki “Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen” cümlesiyle başlayan Anayasa’yla işe başlayabilir ve şu maddelerle devam edebilir: “Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu…” “Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin…” “TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve…”

Anayasa’nın başka hükümleriyle de devam edebilir savunmasına ve yargıca, kendisini yargılama yetkisi olmadığını hatırlatabilir. Zira: “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına” (Madde-9) “kullanılır.”

Özetle, “Türk’ün gücünü göreceksiniz” tehdidinin Anayasal dayanağı mevcut. İsterseniz İç Güvenlik Yasası’na hiç girmeyelim. Fakat Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun ilgili maddesini, Anayasa’da yapılan Türklük vurgusu bağlamında hatırlayalım:

“Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı ihtarı yapılır. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir. Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder.”

Aslında Kürtlerin şu anda kendi etnik kimliklerini açıklamaları ve bunda direnmeleri açıkça Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’nın 66. Maddesi’ni hatırlayalım: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” Denecektir ki, “ama burada Türklük bir etnik kimliği ifade etmez.” Yanıtı, 66. Maddenin ikinci cümlesi veriyor: “Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür.” Dolayısıyla, mevzuat Kürt kimliği talebini temelden yasaklıyor.Yasaklanınca etnik aidiyet ortadan kalkıyor mu ? Hayır. Peki empati kurarsak Manisa da bir PKK lı Türklerin ellerini arkadan kelepçeleyip yere yatırıp ne yaptı ulan bu Kürtler size deseydi.Neler olabileceğini hepimiz biliyoruz. Olmasına da karşı çıkıyoruz.Halkların barış içinde yaşayacağı yarınlardan başka umudumuz yok, nefret ve şiddet dili az gelişmiş toplumlarda hüküm sürmüş,sürmekte geleceğimiz ve yarınlarımızın bu gün dünden daha çok barış diline ve uygulamalarına gereksinmesi var.


Peki yazının başlık sorusuna dönersek ne yaptı bize bu devlet anımsayalım mı ?


1915 Ermeni/Süryani/Ezidi Soykırımı

1921 Mustafa Suphilerin Katli

1930 Ağrı Katliamı

1934 Trakya Yahudi Pogromu

1937-38 Dersim Soykırımı

1942 Varlık Vergisi

1943 Van Özalp'de Org. Muğlalı'nın "33 kurşun katliamı"

1955 6-7 Eylül Yağmalama ve Linçleri

1960 Darbe eziyetleri (idamlar, baskılar, vb)1969 Kanlı Pazar

1971 Darbe eziyetleri (idamlar, işkence, baskılar, vb)

1977 1 Mayıs Katliamı

1979 Maraş Katliamı

1980 Çorum Katliamı

1980-84 Darbe eziyetleri (idamlar, işkence, baskılar, vb)

1980-84 Diyarbakır Cezaevi Vahşeti1990lar Kürtlere yönelik "faili meçhuller", köy boşaltmalar/yakmalar, zorunlu göç, ...

1992 Newroz Katliamı (Cizre, Şırnak, Nusaybin)1993 Sivas Katliamı

2000 "Hayata Dönüş" Operasyonu / Katliamı

2007 Hrant'ın Katli

2011 Roboski Katliamı

2013 Gezi Direnişi sırasında 8 yurttaşın katledilmesi

2013 Soma Maden İşçileri Katliamı

2015 Suruç KatliamıSürekli Doğa/Şehir Katliamları

En acısı faili sözde bulun(a)mayan meçhul olanlar, kaderimiz haline getirilen devlet basın medya ve görsel iletişim kanalları ile hafızalara yerleştirilen ahlak bilinç eksikliğinden kaynaklı, Sürekli Yolsuzluk.


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster