Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Güle güle baba


Açıklama: Köşe yazısı.
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 20 Haziran 2015
Geçerli Tarih: 28 Nisan 2024, 06:04
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=21484


GÜLE GÜLE BABA

Bazıları söyler ya; Ölünün arkasından konuşulmaz. Ölünün arkasından konuşulur. Eğer ölünün hayatta iken yaptıklarını yüzüne karşı söylemişseniz, veya yayınlamışsanız, veya sizinle beraber herkes ölünün yaptıklarını bilmiş görmüşse, yalan ve iftira atmamak kaydıyla ölünün arkasından yaptıklarını konuşursunuz. Yoksa iyi yaşayanla kötü yaşayanı nasıl anlayacağız?
Süleyman Demirel de bu dünyadan ayrıldı. Ülkeye faydalı işler de yaptı. Ülke yönetiminde bulunanlar zaten yapmak zorundalar. Ama bazı kimselerin arkasında kalan imge biçiminde sözleri vardır. Örneğin;
 “Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir.” M. Kemal Atatürk. 

“Benim memurum işini bilir.” Turgut Özal.

“Verdimse ben verdim kime ne?” Süleyman Demirel.

Demirel başbakan iken Nazlı Ilıcak’ın Kocası Kemal Ilıcak için (İLK-SAN) İlkokul Öğretmenleri Yapı  Kooperatifine kredi olarak 400 milyar Lira vermişti. Paralar iç edilmiş Kemal bey “Baba”sına sığınmış, Baba’da “Verdimse ben verdim kime ne?” diyerek herkesin ağzını kapatmıştı. Bunu ben 2002 yılında yazdığım ve TCK 301. Maddeden yargılandığım, “VEKİLLER NEREYE KOŞUYOR” isimli kitabımda işlemiştim. Şimdi bu şiirimi Demirel’in arkasından O’na veda ederken geride bıraktıklarının hatırası için sizlerle paylaşıyorum. Paylaştığım kısım, “550 HIRSIZ” isimli 160 sayfalık şiirden bir bölümdür.

BABAMIZ
Silahlı kuvvetlerden korkardık amma,
Bizim de çok güvendiğimiz bir babamız vardı.
Baba, gençliğinden beri politikadaydı.
Bazen hükümette, bazen muhalefette.
Her zaman en büyüğe oynardı.
İster muhalefette olsun, ister hükümette,
O hep iktidardaydı.

O öyle bir baba idi ki,
Hırsızlığı gayet ustaca ederdi.
Fark edilince millet tarafından,
“Benim haberim yok. Kim yapmış?” derdi.

Bazen uğramıştı bir uğursuzluğa,
Bazen adı karışmıştı bir yolsuzluğa..
Ama hep kurtulmasını bilmişti.
Çünkü kendisi hep gözcülük yapmış,
Hırsızlığa kardeşlerini ve yeğenlerini göndermişti.

Bir darbeyle indirilmişti.
O plaj senin, bu plaj benim gezdirilmişti.
Yeniden başbakan olana kadar 
Neler neler çekmişti.

BABA DA YAKALANDI
Bir gün biz rahatça hırsızlığımıza devam ederken,
Sessiz ve derinden.
Başka hırsızların sesi çıktı,
Gazetelerin birinden.

İLK – SAN yolsuzluğu patlak vermişti.
İşkembe deşilmiş, kokular ortaya serilmişti.

Eyvah! Dedik.
Ne yaptı bu kerizler?
Çaldıklarımızı bin gizlerken bizler.
Çıkarttılar işleri yolundan,
Şimdi ne olacak,
Birileri tutarsa hepimizin kolundan?

“Sizi namussuzlar!
Adam gibi oturmadınız.
Ülkeyi selamete çıkarsınlar diye,
Milletin size olan güvenini kötüye kullandınız.
Şimdi hesabınızı verin adalette,
Bundan sonra kimsenin,
 Çaldığı yanına kalmayacak memlekette”.

Böyle derse ne yaparız?
Pılı pırtıyı toplayıp,
Ya yurt dışına, ya bilinmeyen yerlere kaçarız.

Çalanlar babanın yakınlarıydı.
İyi bir vurgundu en hasından.
O zamanın parasıyla
400 milyardan fazla para götürülmüştü
Devletin kasasından.

Basın üstüne üstüne gidiyordu.
Parayı çalanları teşhir ediyordu.
Günlerce haber yapıldı gazetelerde.
Babanın ekibi hırsız olarak tanındı her yerde.

Olay gittikçe çetrefilleşti, çatallaştı.
Vekilin bürokratın, bakanın boyunu aştı.
Bir sabah herkes uykusundan uyandı.
Gazeteleri okuyanlar baktılar ki,
Hırsızlığın ucu babaya dayandı.

Biz hem korktuk hem üzüldük.
Dedik;
Baba bu yavşaklara nasıl inandı?
Bu beceriksizlerin yüzünden,
Baba da yandı.

Herkes tuttu nefesini , başladı beklemeye.
Acaba baba ne zaman çıkacak,
Halkın önüne bir şey söylemeye?

Sonunda baba çıktı.
Beklenmedik bir konuşma yaptı.
Hem de öyle bir konuşma ki; “derin”;
Yakasını kimsenin tutamayacağından gayet emin.

Dedi;
“Onlarca senedir yöneticiyim.
Benim nasıl iş bitirdiğimi herkes bilir memlekette.
Sırtım sağlamdır,
Hem hükümette,
Hem adalette,
Hem devlette.
Hırsızlık yaptım mı sağlam yaparım.
Şimdiye kadar ne yapacaklarımda geri kalmışım,
Ne de sizin gibilere pabuç bırakmışım.

Daha beni tanımadınız mı bunca sene?
“PARAYI VERDİMSE BEN VERDİM KİME NE?”

Baba oldukça sert çıkmıştı.
Bütün hırsızlığa, yolsuzluğa karşı olanların
Ağızlarını kapatmıştı.
Kimse beklemiyordu babadan bunları,
Baba mahcup etmişti,
“Benim köylüm”,
“Benim işçim”,
“Benim memurum” dediği insanları.

Bu insanlar ki babaya umut bağlamışlardı.
Seçim meydanlarında,
Avuçları patlayıncaya kadar
Babayı alkışlamışlardı.

OTURDUKLARI MAKAMLARI DOLDURAMAYAN KORKAKLAR MASALARININ ALTLARINA GİZLENDİLER

Bu memleketin ileri gelenleri,
Milletin malını korumakla görevlileri,
Oturdukları makamları dolduramayan yetkilileri,
Babanın bu sözüne hiç seslerini çıkaramadılar.

Devletin yetkili makamlarını işgal edenler,
Yargıtay, Danıştay, Sayıştay,
Ve Anayasa Mahkemesinin üyeleri.
Kamu haklarına sahip çıkmak için maaş alan,
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başsavcıları.
Ceza ve hukuk mahkemelerinin hakimleri.
Ve bunların emeklileri.
81 ilin baro yetkilileri.
İşçi sendikaları, işveren ve sivil toplum örgütleri.
Ve koskoca bir milletin yetki verdiği,
Hırsızlık yapmamış milletvekilleri
Üniversiteler,
Kocaman kocaman pelerinli hocalar,
Öğretim üyeleri, doçentler, profesörler,
Hepsi korktular.
Sustular.
Ve de sindiler.
Korkularından,
Oturdukları masaların altlarına girdiler.

Yalakalaştılar tafrasından geçilmeyenler.
İçlerine attılar tüm bu olanları.
Koskoca ülkenin namuslu insanları
Bir hırsız kadar yürekli olamadılar.
Hırsızın karşısına dikilip,
Bu sözün hesabını soramadılar.

Bir babayiğit çıkıp da 
“HEY BABA SEN NE DİYORSUN?
HIRSIZLARA VERDİĞİN PARA MİLLETİN PARASIDIR.
SEN KİMİN PARASINI KİME VERİYORSUN” ? 
Diyemediler.

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster