Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Eğitim-İş Trabzon Şube basın açıklaması
Kategori: Eğitim
Eklenme Tarihi: 20 Mart 2015
Geçerli Tarih: 02 Mayıs 2024, 13:28
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=20757
ÖĞRETMEN OKULLARININ
KURULUŞUNUN 167. YILINI KUTLUYORUZ
1839’da Tanzimat’la
başlayan çağdaşlaşma hareketi en çok eğitime ihtiyaç gösteriyordu. Çünkü
çeşitli alanlarda düşünülen köklü değişimle Türk toplumuna getirilecek yeni
dünya görüşü ancak eğitim yoluyla sağlanabilirdi. Ancak dinsel kaynaklardan
beslenen mevcut sistem bu işi gerçekleştirmekten çok uzaktı. Bu bakımdan
eğitime; araştırıcı ve akılcı bir anlayışın kazandırılması, açılacak ve çağdaş
eğitim yapacak batı modeli okullara, bu
anlayışta öğretmen yetiştirilmesi gerekiyordu. 16 Mart 1848’de açılan
Dârülmuallimîn bu amaçla kurulmuştur. Bu tarih, öğretmen okullarının ilk
kuruluş tarihi olarak kabul edilmekte ve bugüne kadar her yılın 16 Mart tarihi
öğretmen okullarının kuruluş yıldönümü olarak kutlanmaktadır.
Dârülmuallimîn zaman
içinde geliştirilerek, bünyesinde ilk, orta ve liselere öğretmen yetiştiren
kısımları da içine alan “Dârülmuallimîn-i Âliye” adlı kuruma dönüşmüş, 1891
yılında bu kurumun içinde yer alan ‘Âli’ kısmı bugünkü lise düzeyindeki okullar
olan idâdilere öğretmen yetiştiren bir yüksek okul haline getirilmiştir. Yüksek
Öğretmen Okullarının asıl çekirdeği olan bu kurum, Cumhuriyete kadar sık sık
yapı değiştirmiş ve 1915 yılında şekillenen yapısıyla Cumhuriyete devrolmuştur.
Cumhuriyetin kuruluş
döneminde de eğitime ve öğretmen yetiştirme konularına ayrıca önem verilmiş,
TBMM'nin açılışından bir ay sonra, Milli Eğitim Bakanlığı kurulmuştur.
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk “Öğretmenler yeni nesil sizin
eseriniz olacaktır” derken Türk insanının eğitiminde en önemli görevi
öğretmenlere yüklemiştir. Daha sonra 1940 yılında Türkiye’de nitelikli öğretmen
yetiştirme alanında devrim niteliği taşıyan Köy Enstitüleri kurulmuştur. Köy
Enstitüleri, neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği
göz önüne alınarak dönemin başbakanı İsmet İnönü'nün himayesinde, Millî Eğitim
Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç'un çabalarıyla ilkokul
mezunu zeki köy çocuklarının bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden
köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kurulmuştur.
1973 yılında çıkarılan
Milli Eğitim Temel Kanunu gereği, öğretmenlerin yükseköğretimde
yetiştirilmeleri adına lise dengi ilk öğretmen okulları 1974 yılında kapatılıp
iki yıllık eğitim enstitülerine dönüştürülmüştür. 1982 yılında yürürlüğe giren
41 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile iki yıllık eğitim enstitüleri eğitim
yüksek okuluna dönüştürülerek eğitim fakültelerine bağlanmıştır. 1989 yılından itibaren eğitim yüksek
okullarının süresi dört yıla çıkarılmış ve bazıları eğitim fakülteleriyle
birleştirilerek bu kurumlar "Sınıf Öğretmenliği Bölümüne"
dönüştürülmüştür.
Bir ülkenin
geleceğinin mimarı, öğretmenlerdir. Bir ülkenin kalkınmasında, nitelikli insan
gücünün yetiştirilmesinde, toplumdaki huzur ve sosyal barışın sağlanmasında,
bireylerin sosyalleşmesi ve toplumsal hayata hazırlanmasında, toplumun kültür
ve değerlerinin genç kuşaklara aktarılmasında öğretmenlerin rolü büyüktür. Yeni
nesillerin niteliği de hiç kuşkusuz onu yetiştiren öğretmenlerin niteliği ile
özdeş olacaktır.
167 yıllık öğretmen
yetiştirme tarihimiz ve 90 yıllık Cumhuriyet tarihimiz boyunca Köy
Enstitüleri’nden başlayarak öğretmen yetiştirme konusunda önemli adımlar
atılmasına karşın günümüzde hem öğretmen yetiştirme sisteminde, hem de yetiştirilen
öğretmenlerin istihdamında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.
1739 sayılı Milli
Eğitim Temel Kanununun 43. Maddesinde; “Öğretmenlik mesleği, devletin eğitim,
öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas
mesleği” olarak tanımlanmaktadır. Ancak eğitim planlamalarındaki yanlışlıklar
ve aksaklıklar ile eğitime yapılan gelişigüzel müdahaleler nedeniyle ortaya
çıkan öğretmen ihtiyacını kapatmak için, öğretmen niteliğini taşımayan
kişilerin bu göreve atanması önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır.
Yıllardır izlenen yanlış politikalar yüzünden Türkiye’de öğretmenlik kolay elde
edilebilen, herkesin yapabileceği bir meslek konumuna getirilmiştir.
Öğretmenlik, elinde üniversite diploması olup da kendi alanında iş bulamayanların
ümit kapısı haline gelmiştir. Bu uygulamalar kuşkusuz, öğretmenlik mesleğinin
statü ve saygınlığını azaltmış, öğretmenliği herkesin yapabileceği bir meslek
konumuna düşürmüştür.
Tüm
üniversitelerimizin Eğitim Fakülteleri’nde Öğretmenlik programı derslerinin tek
tipe indirgenerek dinamizmin zayıflatılması, eğitim fakültelerine yeterli
öğretim üyesinin sağlanamaması, fakültelere ihtiyaçtan fazla öğrenci alınması,
öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının en çok eğitim fakültelerinde
olması, öğretmen yetiştirme projesinin başarılı bir şekilde yürütülebilmesinin
önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır.
Öğretmen yetiştirme
sisteminde yaşanan bu sıkıntıların yanı sıra bugün yetişmiş öğretmenlerin başta
atanmama olmak üzere onlarca kronik sorunu bulunmaktadır. Yıllarca öğretmen
olmak için okuyan, bu alanda eğitim alan meslektaşlarımızın onca öğretmen
açığına rağmen atanmaması eğitim sisteminin en önemli sorunlarından birisidir.
Büyük Önder Mustafa
Kemal Atatürk "Öğretmenler, sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı
olacaktır", "Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak
öğretmenlerdir." sözleri ile öğretmenlik mesleğinin önemini vurgulamış,
öğretmenlerin ağır bir sorumluluğu olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenin bu
sorumluluğu yerine getirebilmesi için öğretmenlik mesleğinin hak ettiği
saygınlığa bir an önce kavuşturulması, bunun için de öncelikle nitelikli
öğretmen yetiştirme politikalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir.