Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


oNurga..


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 07 Mart 2015
Geçerli Tarih: 05 Mayıs 2024, 17:54
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=20634


oNurga

Bir şey soracağım bayım: Çıkarlarına dokunulmadan doğrudan sapmayan birini arıyorum da! Ne bileyim, kalpleri temiz olmadığı için günahsızla günahkâr ayrımı yapmadan herkese kötülük eden insanlar çıkıyor genellikle karşıma. Başkalarının duygusallığını korkaklık sanan, kendilerine açılan kalpleri zaaflarından istifade edilecek ya da istismar edilecek malzeme sanan o kadar çok insan görünce… Birden…

Ben mi? Ben yolcuyum bayım. Kendimi arıyorum. Geleceği yaratacak insanların içinde tutarlı bir düşçüye ihtiyaç varmış. Anlayacağın onların arsında yer bulmak istiyorum kendime. Yetişebilir miyim, yol çok mu uzak, kestiremiyorum açıkçası. Kendi kendime karınca kadar da mı olamayacağım diyorum. Yo hayır! Karıncayı küçümsediğimden değil. Aksine. Karınca bile olamayan o kadar zavallı var ki dünyada.

Beni “öcü geliyor” diye çok korkuttular bayım. Mahalleden çok küçükken kaçmamın nedeni bu? Annem bile engel olamadı düşünsene. Kör bir dervişe dünyaya nereden gidilir diye sordum. Eğer “insandan” demeseydi ne işim vardı buralarda? “Yolculuğa kendinden başla” demesi, inanın hiç aklımdan çıkmıyor, yol boyu kulağımda küpe. Çok uzun yıllar oldu yolcuyum bayım. Nerdeyim, nereye vardım bilmiyorum.

Ben biraz kekemeyim! Derdimi anlatmakta zorlanabilirim. Siz bana sağırsanız işim büsbütün zorlaşır. Ama deneyeceğim! Pardon! Öncelikle bir şey itiraf etmeliyim: Ben aynı zamanda bir kaçağım bayım. Çok yüksek sesle konuşamam: Bilerek ya da bilmeyerek eziyet eden, hor gören, aşağılayan, alay eden, ihmal eden, başkalarının acılarına duyarsız kalan, hatta onların acılarını istismar eden, onları ezen, horlayan, cesaretini kıran, kibrinden yanına yaklaşılmayan, içtenliksiz, başkalarındaki küçük iyilikleri bile kıskanan, kendinden memnun… Herkesten kaçıyorum. Bizim mahalledekiler çoğunlukla böyleydi bayım.

Bu yolculuk sırasında çok yaşlandım bayım! Anladım ki yolum suyunkinden de uzun. Galiba sabrım da azalıyor git gide. Hakkını arayanlara yumruk gösterenlerle aynı sokakta oturmamı benden kimse beklemesin. Bilgisizlerin bilgisizliğini yüzüne vuran onlardan daha bilgisizlerle aynı havayı paylaşamayacağım. Öğrenmek isteyen herkese eziyet eden öğreticilere katlanmam mümkün değil. Her değişik davranışa saldıran şekilsiz kalabalıkların içinde bulunursam boğulurum. Adice yöntemlerle haklıyı haksız çıkaranlarla birlikte insan sayılmak da inanın çok ağır geliyor bana bayım.

Kimseye zararı olmayan zayıfların sırtına binerek kuvvetli olma duygusu yaşayanlara, insanı insandan ayıranlara, insanlarla kendisi arasında duvar örenlere katlanamadığım için yollardayım çok uzun zamandan beri. Şu dünyada insanı yalnız bırakan, arkadaşlık, dostluk eli olmayan, kimseye gösterecek sevgisi bulunmayan gerçek sakatlarla birarada yaşamaya kim katlanır? Haklısın, ama ben bir kerelik yaşamımı onlar gibi değersizleştirmeyeceğim. Bizim adımıza, bizi yönetmek için ortaya çıkan ama bize benzemeyen insanlara irademi teslim etmeyeceğim. İşte ben bu yüzden de kaçıyorum bayım.

Birkaç durak ötede bir düşte konaklarken ağaçların peşine düşmüş baltalar gördüm bayım. Meyve versin vermesin yakaladığı her ağacı kesiyorlardı. Söylenenlere bakılırsa maden ocaklarına attıkları insanları yakma işinde kullanıyorlarmış kesilen ağaçları. Benim yanımdan geçen bir baltaya “darağacı” yapacak ağaç bulamasınız bu gidişle dedim. Benden başka bir takım itaatsiz insanların da itirazları olmuş: “Sizin yaptığınız iş mi” diyerek çıkışmışlar balatalara. Onlardan başına gelenleri bi söylesem küçük dilini yutarsın bayım..... Buralarda bir yerlerde korkunun boyunu geçecek bir yol olmalı. Yoksa meydan bunlara kalırsa mankurtlaştırdıkları milyonlarca insandan linç çeteleri oluşturup önlerine çıkanın üstüne sürecekler. “Zaten zor zapt ediyoruz” şeklinde bir de bahaneleri var. Sahi mankurt nedir bilir misiniz bayım?

Çok geç kalıyorum.Dedim ya yolum suyunkinden uzun.Kaldı ki “Solcu solunda gerek!” Ama son bir şey var ki sormadan edemem. Siz hiç sözlük karıştırır mısınız bayım? Öyleyse orda “oNurga” diye bir sözcüğe rastlamışsınızdır. Ne demek sözlükte öyle bir sözcük yok? Bunu ben uydurmuş olamam. (İkisi de gergindi.) Peki ya sizde! Sizde, sizde bayım? Çünkü bunu sormasam yalan söylemiş olurum. Kusura bakmayın.

Öykünün bundan sonrası yok aslına bakılırsa. Fakat görgü tanıklarına göre yolcunun adamdan ayrılıp, koşarcasına yoluna devam ettiği bilgisi var elimizde. Yorgun ve bitkin düşünce kendisine sığındığına dair söylentiler dolaşıyormuş çevrede. Yolcu bir söylentiye göre yolda çoban ateşlerine rastlıyor ve onlara dans öğretiyor. Suların dilini çözüyor, taşlardan susmayı öğreniyor. Galiba pek fazla da yaşamıyor. Öldüğünde yarımlığı ile buluyorlar onu. Kendini tamamlamış olanlar insaniyet namına, vasiyetine uygun şekilde düşlerine gömüyorlar onu. Düşlerinin ne olduğuna ilişkinse yalnızca yukarıdaki öyküde birtakım ipuçları var… Hepsi bu!


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster