Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Karaahmetoğlu,sizleri ve emekçi halkımızı saygıyla selamlıyorum
Kategori: Görele
Eklenme Tarihi: 18 Aralık 2014
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 20:03
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=19966
Vekil bütçe görüşmesinde konuştu
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iyi günler dileklerimle
sizleri ve emekçi halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, 2011 yılında İlaç ve
Eczacılık Genel Müdürlüğü yerine, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
kapsamında kurulmuştur. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, bugün geldiğimiz noktada
kendisinden beklendiği şekliyle, sağlık, ilaç ve eczacılık alanının etkin ve
verimli hizmet koşullarına erişimde etkin rol oynayacak bir yapıya
kavuşturulamamıştır, sağlık, ilaç ve eczacılık alanını yeniden şekillendirecek
özerk kurum idealinden ve sorunlara çözüm olmaktan uzak kalarak daha etkisiz ve
yetkisiz bir yapı olarak sistemde yerini almıştır, Maliye Bakanlığı, Ekonomi ve
Kalkınma Bakanlığı gibi bakanlıklar aracılığıyla yönlendirilen bir alan olmaya
başlamıştır. İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu büyük ölçüde izleyici konumunda kalmış,
ilaçsa tümüyle bir piyasa metası hâline getirilmiştir.
Sayın milletvekilleri, insanlığın varoluşundan günümüze
kadar üretim biçimlerine, üretim ilişkilerine göre farklı toplum biçimleri
yaşanmış ve yaşanmaktadır. Yaşanan her toplum biçimi kendinden önceki toplum
biçimine göre daha ilerici nitelikler taşır. Toplumların ekonomik ilişkileri
altyapısını; demokrasi, kültür, ahlak, sanat gibi olgular da üstyapısını
oluşturur. Altyapı üstyapıyı belirler, üstyapı da altyapıyı etkiler. İçinde
bulunduğumuz koşulların üretim ilişkilerinden faydalanıp onun demokrasisini
benimseyemezseniz, yurttaş olmayı hâlâ kabullenmemişseniz, feodal kültürden
arınmamışsanız, sistemin demokrasisini aldatmaca olarak kullanırsınız. Bu
sistemin bile demokratı olamayanlar halkımıza ileri demokrasiden söz ediyor.
Eğer üretim güçlerinin gelişimi sağlanmıyorsa ileri demokrasiden söz etmek
mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi
"Yolsuzlukları, yoksulluğu, yasakları yeneceğiz." sloganıyla AKP
iktidara geldi. "Yolsuzlukları yeneceğiz." dediler, bugün geldiğimiz
yerde ne yazık ki yolsuz çıktılar. Yalnız, bir konuda haklarını teslim etmek
istiyorum ki, bu işleri Allah için yaptıklarını biliyoruz.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2014 Yolsuzluk Algı
Endeksi'ne göre en büyük düşüşü yaşayan ülke olduğumuzu açıkladı.
"Yoksulluğu yeneceğiz." dediler, halkımız daha da yoksullaştı. En
iyimser tabloları hazırlayan TÜİK bile 13 milyon yoksul olduğunu ifade ediyor.
Uluslararası Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, gelir
dağılımındaki eşitsizlik açısından ülkemizi en kötü 21 ülke arasında 2'nci
sırada gösteriyor. Küresel Kölelik Endeksi'ne göre ülkemizde 185 bin insanımız
kölelik şartlarında yaşıyor. Bu tabloyla da, ülkemize bir Avrupa birinciliği
daha kazandırdınız.
Yolsuzluklarla özleşmiş, halkını daha yoksullaştırmış bir
iktidarın yasakları kaldırması mümkün müdür? Hayır. Aksine, yolsuzluklara karşı
mücadele eden, yoksulluğa karşı hak arayan kitleleri susturmak için yasakları
olağan hâle getirdiniz.
Herkesin telefonunun dinlendiği, Avrupa'da en çok tutuklu
gazetecinin yaşadığı, kendi gibi düşünmeyen aydınların tutuklandığı bir ülkede,
şimdi soruyorum, sizden gerçekten demokrat olur mu? Bu tabloda görüştüğümüz bu
bütçede halk olabilir mi?
Asgari ücreti vergi dışı bırakacağını vadeden, iş
adamlarının kasaları dolsun diye iş cinayetlerine duyarsız kalan, taşeronluk
sistemiyle modern kölelik dönemi yaşatan iktidarın bütçesinde işçiler olabilir
mi? İki Trakya büyüklüğündeki arazide tarımdan vazgeçilen, 2013 yılında gıda ve
tarım ithalatına 37 milyar lira ödeyen iktidarın bütçesinde çiftçi, üretici
olabilir mi? Siftah yapamayan esnaf ülkesine hizmet edip, emekli olup, ömrünün
son dönemlerini insan onuruyla yaşaması gereken emekli, çaresiz dul, yetim,
özgürlük mücadelesinde katlettiğiniz gençler, şiddet mağduru kadınlar bu
bütçede olabilir mi? Sistemin yapısal sorunlarını sermayenin ardı arkası
kesilmeyen kazanma hırsının hayat bulması için kendi demokrasisini inkâr ederek
finans kapitalin en gerici, en şoven, en emperyal unsurlarının diktatörlüğüyle
çözüm arayan bu iktidarın bütçesinde halk olamaz ve bu iktidardan demokrat
olması beklenemez.
Sayın milletvekilleri, ben Giresunluyum, Karadenizliyim,
Temel bizim sembolümüzdür, Karadenizlilerin de öz güveni tamdır, bunun için
Temel fıkralarının çoğunu biz üretir, biz anlatırız. Temel'le zaman zaman
görüşürüm, ülkenin sosyoekonomik durumunu, toplumsal ve siyasal gelişmelerini
paylaşırız. Son görüşmemde kendisine bugün bütçe üzerinde konuşma yapacağımı
söylediğimde, bana bugün için ülkenin içinde bulunduğu nesnel koşulları anlatan
bir dörtlük yazdığını, bunu Mecliste okumamı istedi, ben de sizlerle paylaşmak
istiyorum. Temel diyor ki: "Aldı duman dağları/ Yağı geliyor yağa/ Yakında
devrim olur/ Öyle geliyor bana."
Haziran 2015 seçimlerinde sandıkta demokratik yollardan bu
devrimi gerçekleştireceğiz, bu düzen böyle gitmeyecek. Özgürlük ve barış
insanlarımızın özlemi olmaktan çıkacak. Bu topraklarda dünyaya gelen her insan
din, dil, etnik köken, cinsiyet ayırmaksızın doğduğu günden ölene kadar insan
onuruyla yaşayacağı bir düzeni inşa edeceğiz.
14 Aralık operasyonuyla ilgili de kısa bir şeyler söylemek
istiyorum. Sonun yaklaştığı korkusuyla bu operasyonlar yapılıyor. Korkular
arttıkça baskı ve zulüm artacaktır. Usta Nazım Hikmet der ki: "Tavşan
korktuğu için kaçmaz kaçtığı için korkar"
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Selahattin KARAAHMETOĞLU SELAHATTIN.KARAAHMETOGLU@tbmm.gov.tr