Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 30 Ekim 2014
Geçerli Tarih: 02 Mayıs 2024, 21:55
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=19536
Enternasyonalist devrimci olmak
9 Ekim Ernesto Che Guevara’nın katledilişinin
48.yıldönümüydü. 9 Ekim 1967’de Bolivya’da yaralı yakalandıktan sonra kurşuna
dizilerek öldürülen Che, öldürülmeden önce “Kübalı mısın yoksa Arjantili mi?”
sorusuna “Ben Kübalı, Arjantinli, Bolivyalı, Perulu, Şilili, Ekvadorluyum”
demişti. Che’ye göre devrim bir ülkeyle, bir coğrafyayla sınırlanamazdı. Devrim
ve devrim yapmak için yola çıkmış bir devrimci coğrafi sınırlar tanımamalıydı.
Her devrimci enternasyonalist olmak zorundaydı. Che’nin bu devrimci anlayışı ve
pratik tavrı, tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu’nun Filistinli, Kürdistanlı,
Türkiyeli, Ermenistanlı, İranlı, Yemenli, Suriyeli, Lübnanlı vb. tüm muzlum
halklarını ve devrimcilerini etkiledi.
1971 Direnişi önderlerinin hepsi enternasyonalist
devrimcilerdi. Bunu anti-emperyalist, anti-faşist ve anti-sömürgeci eylemleri
ve Filistin özgürlük mücadelesine karşı gösterdikleri dayanışmacı tutumlarıyla
göstermişlerdi. Birçok Dev-Genç’linin Filistin’e gitmesi, THKO önderlerinin
Filistin’de eğitim görüp Türkiye’de gerilla savaşı başlatması, THKP-C’nin
İsrail Konsolosu Efrahim Elrom’u kaçırıp cezalandırması vb. eylemler Che’den
etkilenerek izinden giden Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin enternasyonalist
tutumlarını yansıtıyordu. Sonraki dönemde PKK militanlarının Filistin’de
savaşmaları ve ardından Kuzey Kürdistan’da Kürt isyanını başlatmaları, Mazlumların,
Kemallerin, Hakilerin ve Kobanê ’de partizan savaşına katılan Serkanların,
Nejatların tutumları hep bu anlayışın sonucuydu.
1968 ve ardından gelen 1978 kuşağı olarak tanımladığımız iki
devrimci kuşağın emperyalizme,
sömürgeciliğe ve faşizme karşı enternasyonalist tutumlarını ve bölge
haklarının birlikte mücadelelerinin gerekliliğine olan enternasyonalist anlayış
sonraki dönemde esas olarak PKK tarafından sahiplenilerek devam ettirildi. 12
Eylül 1980 askeri darbe koşullarında Filistin Kurutuluş Örgütü (FKÖ) kamplarına
enternasyonalist bir anlayışla kabul edilen Türkiyeli ve Kürdistanlı birçok
örgüt bu imkanı, kadrolarını korumak veya Avrupa’ya geçiş yolu olarak
kullanırken sadece PKK kadrolarını Filistinlilerle birlikte savaşa soktu.
Böylelikle hem enternasyonalist dayanışmanın güzel bir örneğini gösterdi ve hem
de 1984’de Kuzey Kürdistan’da başlatacağı isyanın kadrolarını bu savaşta
eğitti. Bu süreçte Che’nin “Öncü Savaşı” ve “Foko” anlayışını hayata geçirmeye
çalışan THKO ve THKP-C’nin ağır bir yenilgiye uğramasının ve bu iki hareketin
mücadele anlayışının yandaşları tarafından kesintiye uğratılmasının ardından
PKK, Che’nin, THKO ve THKP-C’nin mücadele geleneğini sömürge koşullarındaki
Kürdistan’da hayata geçirerek Kürt özgürlük mücadelesini bugünlere getirdi.
PKK kuruluşundan itibaren enternasyonalist bir tutum
sergiliyordu. Kurucu önderleri arasında Kürt ve Kürdistanlı olmayan
enternasyonalist devrimcilerin olması, hareketin kendisini Kürdistan’ın bir
parçasıyla ve bölgenin diğer mazlum haklarının mücadelesiyle soyutlamaması
bunun bir göstergesiydi. Bu bilinçle Kürdistan’ın diğer parçalarında da
örgütlenmeyi başarırken, aynı zamanda bölgedeki mazlum halkların saygısını
kazanmıştı. O günleri hatırlayanlar bilir. Ankara’da AYÖD tartışmalarında
anti-emperyalist ve anti-faşist tartışmalar yapılırken, o zamanlar Apocular
olarak adlandırılın bu grup Kürdistan’da anti-sömürgeci ve anti-emperyalist
silahlı mücadeleden söz ediyordu. Nitekim Kürdistan’da anti-sömürgeci
mücadelenin yükselmesi için bir kıvılcımın gerekli olduğuna inanan bu grup,
Ankara’yı terk ederek Kürdistan’a gitmiş ve silahlı propagandayı başlatmıştı.
Türkiye ve Kürdistan devriminin geldiği aşamadan onur ve
kıvanç duyuyorsak, mücadeleyi ağır bedeller ödeyerek bugünlere getiren devrimcilere
borçlu olduğumuzu unutmamalıyız. Hayatını devrime adamış Türkiyeli ve HDP’li
bir devrimci Marksist olarak daha lise öğrenciliği döneminde tanıdığımda onda
kendi gençliğimi görerek dost olduğum Nejat Ağırnaslı’yı anarken, onun Kobani’ye giderken dostlarına bıraktığı
mektuptaki şu sözlerini unutmak ve unutturmak istemiyorum. “Bir sosyalist
olarak Türkiye’nin batısında sıradan emekçi insanların hayatını büyüleyecek,
sıradan kahramanlar çıkaracak büyük bir çıkışın tohumlarını, hakikat
arayışçılığının öncü ve artçı örgütünü yaratmanız dileğiyle”. Enternasyonalist
devrimci Nejat’ın bu dileği, HDK ve HDP’li sosyalistler olarak hepimizin
devrimci görevi olmalıdır.
Şaban İba sabaniba@gmail.com