Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Suyuna,Toprağına,Havasına,Tarihine,Kültürüne Sahip Çıkanlar 9 Kasım'da Trabzon'da Buluşacak
Kategori: Çevre
Eklenme Tarihi: 21 Ekim 2014
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 05:39
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=19492
Dereler,Yaşamı
Savunmak İçin Trabzon’a Akıyor!
Derelerini,
Yaylalarını, Ormanlarını, Vadilerini, Doğal Yaşam Alanlarını Sattırmayıp;
Suyuna, Toprağına, Havasına, Tarihine, Kültürüne Sahip Çıkanlar 9 Kasım’da
Trabzon’da Buluşacak…
DEKAP’ın ‘Karadeniz
Kararmasın, Geleceğimiz Solmasın’ Sloganıyla Yaptığı Çağrıda, Yaşamı Katleden
Projelere Karşı Tek Mücadele Yolunun Omuz Omuza Vermek Olduğu Vurgulandı…
Derelerin Kardeşliği
Platformu (DEKAP), ülke genelinde yaşanan gelişmeler nedeniyle, daha önce 26
Ekim’de yapılacağını duyurduğu Trabzon mitingini, 9 Kasım’a erteledi.
DEKAP’tan yapılan açıklamada, yurt genelinde doğal yaşam
alanlarında yapımı planlanan başta HES projeleri olmak üzere, maden aramaları,
nükleer ve termik santraller, çimento tesisleri ve taşocaklarına karşı mücadele
eden yaşam savunucularının bu kez Trabzon’da buluşacağı kaydedildi.
Daha önce, AKP Hükümetinin ‘yıkım’ olarak değerlendirilen
çevreyle ilgili yasal değişikliklerine tepki vermek için ülke genelindeki yaşam
savunucularına çağrı yaparak Ankara’da toplayan DEKAP, bu kez aynı çağrıyı
Trabzon’da toplanmak için yaptı.
DEKAP Yürütme Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda,
özellikle Doğu Karadeniz Bölgesindeki bütün doğal yaşam alanları üzerinde
sürdürülen, maden arama ve çıkarma çalışmaları, termik ve nükleer santraller,
hidroelektrik santral (HES) projeleri ile çimento ve taşocağı tesislerine
karşı, 9 Kasım’da Trabzon’da miting düzenlenecek. Daha önce mitingin 26 Ekim’de
yapılacağı duyurulmuş, yurt genelinde yaşanan gelişmeler nedeniyle mitingin 9
Kasım’a ertelendiği bildirilmişti.
Karadeniz Kararmasın, Geleceğimiz Solmasın!
DEKAP’ın bölgedeki bütün bileşenleri, ortak mücadele ettiği
platformlar ve bütün vadiler ile doğal yaşam alanlarında, ‘doğal yaşam alanları
için’ mücadele eden yaşam savunucularının davet edilerek çağrılacağı mitingin
ana teması, ‘Karadeniz Kararmasın, geleceğimiz solmasın’ olarak belirlendi.
DEKAP Sözcüsü Ömer Şan’ın açıklamasına göre, mitingin çağrı
metinleri, imzacılar ile katılımcı listelerinin oluşturuldu ve çeşitli dillere
çevirerek, dünya genelindeki yaşam savunucuları da Trabzon’a davet edilmeye
başlandı.
DEKAP’ın 9 Kasım’daki Trabzon mitingi için kimseye özel
davetiye çıkarılmayacağını kaydeden Sözcü Şan, ülke genelindeki bütün duyarlı
sanatçı, sporcu ve bilim insanlarının da mitingine çağrılarak, yaşama duyarlı
herkesin Trabzon’da beklediklerini ifade etti.
Şan, Trabzon mitinginin aynı zamanda doğal yaşam
alanlarını, Bakanlar Kurulu’nun ‘savaş
hukuku’ uygulamasıyla ‘cebri
kamulaştırma’ kararları alarak, yerli ve uluslararası sermeye şirketlerine
peşkeş çeken; köylülerin ve o bölgelerde
yaşayan yurttaşların yurtsuzlaştırılmasına neden olan hükümete aynı zamanda bir
uyarı niteliğinde olduğunu da sözlerine ekledi.
DEKAP’ın Çağrısı
DEKAP’tan çeşitli dillere çevrilerek yapılan açıklamada
şöyle denildi: “Derelerimiz, Yaylalarımız, Ormanlarımız Satılık Değil!.. Yaşamı
Savunuyoruz, 9 Kasım’da Trabzon’da Buluşuyoruz… Karadeniz Kararmasın,
Geleceğimiz Solmasın…
Yaşam alanlarımız, ülkemizin dört bir yanında açgözlü
sermaye sahipleri ve çok uluslu şirketlerin yağmasıyla karşı karşıya. Paranın
gücüne iman edenler, doğamıza ve yaşam alanlarımıza el koymak istiyor.
Yüzyıllardır üreterek var ettiğimiz, yaşadığımız
vadilerimizin, köylerimizin, yaylalarımızın yolunu bilmeyenler; yaşadığımız
sıkıntılara, sorunlarımıza kulaklarını tıkayıp görmezden gelenler bugün, siyasi
iktidarın hukuksuz yasa ve yönetmeliklerinden cesaret alarak yaşam alanlarımıza
üşüştüler.
Derelerimizi, ormanlarımızı, yaylalarımızı istila edip,
bizleri yersiz-yurtsuz bırakmak, yaşadığımız yerlerden göçe zorlamak için
geliyorlar.
Siyasi iktidarın rant kapısı olarak görerek sermaye
sahiplerine sunduğu hayatımızın; derelerimizde, ormanlarımızda, yaylalarımızda
yaşayan binlerce canlı türünün hiçbir önemi yok. Sadece ve sadece parayı ve
kasalarını doldurmanın hayalini kuruyorlar. Yalanla, hileyle bizleri kandırmaya
çalışıyorlar.
Bu büyük yağma harekâtına karşı, ‘Derelerimiz, ormanlarımız,
yaylalarımız satılık değil’ diyoruz… Doğamızı ve yaşamı savunuyoruz.
‘Enerji ihtiyacı’ bahanesiyle, hidroelektrik santral (HES)
projeleriyle derelerimizi kurutup, tünellere hapsediyorlar. Yaylalarımız,
köylerimiz ve vadilerimizde iş makineleriyle açıkça katliam yapıp, binlerce
canlının doğal yaşam alanını yok ediyorlar.
Oysa biz HES’lerin, sularımız ve derelerimizi, doğal yaşam
alanlarımızı sermaye sahiplerine peşkeş çekme projesi olduğunu biliyoruz. Bu
yüzden, ‘Satılık Suyumuz Yok’ diyoruz. HES’leri istemiyoruz!
‘2B Projesi’ ile orman vasfını yitirmiş arazilerin
satışıyla, tarım alanlarımız elimizden alınıp, ormanlarımız imara açılırken;
şimdi de Karadeniz Bölgesindeki yaylalarımızı boydan boya geçecek olan ‘Yeşil
Yol Projesi’ ile el değmemiş ve koruma önceliği olan doğal yaşam alanlarımız da
yok edilerek, yaylalarımız imara açılmak isteniyor. Bu nedenledir ki, Yeşil Yol
ile yaylalarımız betonlaşmaya teslim edilecek, tarihten bugüne miras kalan
doğal güzelliklerimiz yok olacak. Yolun başında bekliyor, yol vermiyoruz… Yeşil
Yol’u istemiyoruz!
Termik ve nükleer santrallerle, siyanürlü maden arama
çalışmalarıyla hayatlarımız tehlikeye atılıyor, sağlıklı yaşam hakkımız elimizden
alınıyor, doğada onarılamayacak yaralar açılıyor. Termiksiz, nükleersiz,
siyanürsüz bir yaşam istiyoruz!
Her dere başında bir taş ocağı, yaşam alanlarımızda beton
santralleri, çöp tesisleri kurmak istiyorlar.
Zehir solumak istemiyoruz!
Yıllardır yaşam alanlarımızı talan etmek isteyenlere karşı
mücadele ediyoruz. Kimimiz HES belasına, kimimiz nükleere, kimimiz taş
ocaklarına, kimimiz siyanüre karşı doğayı ve yaşamı savunuyoruz.
Hepimiz aynı yağma politikasının farklı sonuçlarıyla karşı
karşıyayız. Bu yağma, ülkemizde ve özellikle de bölgemizde, doğal yaşam
alanlarımızı sermaye sahiplerine peşkeş çekerek, biz canlıları yurtsuz bırakma
politikasıdır.
Artık yasalar bile bu talanı kolaylaştıracak şekilde
çıkarılıyor. Mahkeme kararları görmezden gelinip, hukukun arkasından dolanarak
hileler yapılıyor. Bize ise, yaşam alanlarımızı ve doğamızı savunmak için tek
yol kalıyor; omuz omuza verip kendi gücümüze güvenmek!
İşte bu yüzden bu yağma harekâtına karşı duran, vadisini,
deresini, köyünü, ormanını, yaylasını savunan herkesi omuz omuza vermeye, hep
birlikte yaşamı savunmaya çağırıyoruz! Gelin canlar-canlılar bir olalım, omuz
omuza duralım, doğayı ve yaşamı savunmak için 9 Kasım’da Trabzon’ da
buluşalım!..”
“Karadeniz Kararmasın, Geleceğimiz Solmasın…”
Yaşamın Yağmalanmasına Karşı 9 Kasım Pazar Günü
Saat:12.00’da Trabzon’dayız!
Yaşam alanlarımız, ülkemizin dört bir yanında açgözlü
sermaye sahipleri ve çok uluslu şirketlerin yağmasıyla karşı karşıya. Paranın
gücüne iman edenler, doğamıza ve yaşam alanlarımıza el koymak istiyor.
Yüzyıllardır üreterek var ettiğimiz, yaşadığımız
vadilerimizin, köylerimizin, yaylalarımızın yolunu bilmeyenler; yaşadığımız
sıkıntılara, sorunlarımıza kulaklarını tıkayıp görmezden gelenler bugün, siyasi
iktidarın hukuksuz yasa ve yönetmeliklerinden cesaret alarak yaşam alanlarımıza
üşüştüler.
Derelerimizi, ormanlarımızı, yaylalarımızı istila edip,
bizleri yersiz-yurtsuz bırakmak, yaşadığımız yerlerden göçe zorlamak için
geliyorlar.
Siyasi iktidarın rant kapısı olarak görerek sermaye
sahiplerine sunduğu hayatımızın; derelerimizde, ormanlarımızda, yaylalarımızda
yaşayan binlerce canlı türünün hiçbir önemi yok. Sadece ve sadece parayı ve
kasalarını doldurmanın hayalini kuruyorlar. Yalanla, hileyle bizleri kandırmaya
çalışıyorlar.
Bu büyük yağma harekâtına karşı, ‘Derelerimiz, ormanlarımız,
yaylalarımız satılık değil’ diyoruz… Doğamızı ve yaşamı savunuyoruz.
‘Enerji ihtiyacı’ bahanesiyle, hidroelektrik santral (HES)
projeleriyle derelerimizi kurutup, tünellere hapsediyorlar. Yaylalarımız,
köylerimiz ve vadilerimizde iş makineleriyle açıkça katliam yapıp, binlerce
canlının doğal yaşam alanını yok ediyorlar.
Oysa biz HES’lerin, sularımız ve derelerimizi, doğal yaşam
alanlarımızı sermaye sahiplerine peşkeş çekme projesi olduğunu biliyoruz. Bu
yüzden, ‘Satılık Suyumuz Yok’ diyoruz. HES’leri istemiyoruz!
‘2B Projesi’ ile
orman vasfını yitirmiş arazilerin satışıyla, tarım alanlarımız elimizden
alınıp, ormanlarımız imara açılırken; şimdi de Karadeniz Bölgesindeki
yaylalarımızı boydan boya geçecek olan ‘Yeşil Yol Projesi’ ile el değmemiş ve
koruma önceliği olan doğal yaşam alanlarımız da yok edilerek, yaylalarımız
imara açılmak isteniyor. Bu nedenledir ki, Yeşil Yol ile yaylalarımız betonlaşmaya
teslim edilecek, tarihten bugüne miras kalan doğal güzelliklerimiz yok olacak.
Yolun başında bekliyor, yol vermiyoruz… Yeşil Yol’u
istemiyoruz!
Termik ve nükleer santrallerle, siyanürlü maden arama
çalışmalarıyla hayatlarımız tehlikeye atılıyor, sağlıklı yaşam hakkımız
elimizden alınıyor, doğada onarılamayacak yaralar açılıyor.
Termiksiz, nükleersiz, siyanürsüz bir yaşam istiyoruz!
Her dere başında bir taş ocağı, yaşam alanlarımızda beton
santralleri, çöp tesisleri kurmak istiyorlar.
Zehir solumak istemiyoruz!
Yıllardır yaşam alanlarımızı talan etmek isteyenlere karşı
mücadele ediyoruz. Kimimiz HES belasına, kimimiz nükleere, kimimiz taş
ocaklarına, kimimiz siyanüre karşı doğayı ve yaşamı savunuyoruz.
Hepimiz aynı yağma politikasının farklı sonuçlarıyla karşı
karşıyayız. Bu yağma, ülkemizde ve özellikle de bölgemizde, doğal yaşam
alanlarımızı sermaye sahiplerine peşkeş çekerek, biz canlıları yurtsuz bırakma
politikasıdır.
Artık yasalar bile bu talanı kolaylaştıracak şekilde
çıkarılıyor. Mahkeme kararları görmezden gelinip, hukukun arkasından dolanarak
hileler yapılıyor.
Bize ise, yaşam alanlarımızı ve doğamızı savunmak için tek
yol kalıyor; omuz omuza verip kendi gücümüze güvenmek!
İşte bu yüzden bu yağma harekâtına karşı duran, vadisini,
deresini, köyünü, ormanını, yaylasını savunan herkesi omuz omuza vermeye, hep
birlikte yaşamı savunmaya çağırıyoruz!
Gelin canlar-canlılar bir olalım, omuz omuza duralım, doğayı ve yaşamı savunmak için 9 Kasım Pazar günü Saat:12.00’da Trabzon’ da buluşalım!
DERELERİN KARDEŞLİĞİ PLATFORMU