Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Gizle
Açıklama: Eğitim-İş Trabzon basın açıklaması
Kategori: Eğitim
Eklenme Tarihi: 11 Ekim 2014
Geçerli Tarih: 21 Mayıs 2024, 18:13
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=19376
AKP POLİTİKALARI ORTADOĞU’YU VE ÜLKEMİZİ SAVAŞA
SÜRÜKLEMEKTEDİR
Ortadoğu coğrafyası zor günler geçirmektedir.
AKP
iktidarının Yeni Osmanlıcı ve emperyalizmin taslaklarını uygulayan dış
politikasıbu yıkımın ve akan kanın temel gerekçelerinden biri olarak karşımızda
durmaktadır. Sendikamız 1 Ekim günü yaptığı açıklamada,Tezkerenin TBMM’den
çıkmasına karşı olan görüşünü ortaya koymuştur. Zira tezkere yoluyla yapılmaya
çalışılan Ortadoğu’da akan kanın dindirilmesi değil, sınırların yeniden
düzenlenmesidir. Bu anlayış işbirlikçi bir anlayıştır ve Türkiye’nin sürekli
bir tehdit içinde yaşamasına neden olmaktadır.
AKP iktidarının dış politikası, özellikle de son yıllarda
komşularıyla barışık politik bir duruşun dışına çıkmış ve savaş taraftarı bir
görüntüye bürünmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, komşularının sınırlarına,
ülke bütünlüğüne saygılı olmalı, komşu devletlerin meşru hükümetlerine karşı
uluslararası komplolara girişmemelidir. Daha da önemli olanı asla terör ihraç
eden bir ülke konumuna düşmemelidir. Ortadoğu’da akan kan ancak ve ancak
ülkelerin ulus ve toprak bütünlükleri korunarak dindirilebilir. “Yurtta Barış
Dünyada Barış” ilkesinin gereği yerine getirilmelidir. Ortadoğu halklarının
çıkarları ABD politikaları ve AKP’nin Yeni Osmanlıcı “stratejik derinliklerinde”
değil, ulusal bütünlükler içinde sağlanmalıdır.
Kobani’de yaşananlar da, bir ülkenin toprak ve ulus
bütünlüğünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Bu anlamda
Suriye’nin “meşru hükümeti” yok sayılarak emperyalizm güdümlü PYD ve IŞİD’in
kavgasından bir sonuç alınması mümkün değildir. Kobani’de bir vahşet
yaşanmaktadır ve bu vahşet yalnızca Kobani ile sınırlı değildir. Ortadoğu'da
akan kanda terör örgütlerini besleyen emperyal proje kadar, bu projelerden
medet uman yerel siyasi figüranların da payı vardır.
Bugün Suriye’nin başına bela edilmiş IŞİD, El-Kaide ve
El-Nusra örgütlerinden devşirilmiş bir taşeron terör örgütüdür. IŞİD’in
silahlanmasında ve eylem yapmasında yazık ki Türkiye’den yapılan yardımların
payı büyüktür. Ülkemiz için bu bir utanç kaynağıdır. IŞİD yoluyla Irak ve
Suriye’nin kuzeyi istikrarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Böylece emperyalizm
için bir müdahale gerekçesi ortaya çıkartılmakta ve Barzani’nin olası devleti
için bir koridor açılmak istenmektedir.
İstikrarsızlaştırılan bu bölgede en çok kullanılan siyasi
unsurlar etnik ve mezhepsel farklılıklardır. Bu farklılıklar savaş gerekçesi
olarak servis edilmektedir. Oysa 1920’lerden bu yana kökleşen Atatürk Devrimi
insanların etnik ve mezhepsel kimliklerine karşı devletin tarafsız olması
gerektiğini öğretmiştir. Laik-Ulus devlet modelinin iç barış için ne kadar
önemli olduğu bugün için çok daha iyi anlaşılmaktadır.
Türkiye’de ise Kobani’de yaşananlar gerekçe gösterilerek
insanlarımız öldürülmekte, ulusal değerlerimize saldırılmakta, Türk Bayrakları
ve Atatürk heykelleri yakılmakta, okullarımız kundaklanmaktadır. Bir tarafta
emperyalizme karşı savaşan devrimci bir lider Mustafa Kemal Atatürk ve öteki
tarafta emperyalist projelerde piyon olan terör örgütü mensupları! “Kimin
emperyalizmin safında ve kimin emperyalizme karşı olduğu” sorusu bugün yeniden
yanıtlanmayı hak etmektedir.
Ülkemizde yaşanan barbarlığı ve bu barbarlığın ortaya
çıkmasına olanak verenleri açıkça lanetliyoruz. Okullara, Atatürk heykellerine,
Türk Bayrağına, öğrenci yurtlarına ve masum insanlara yapılan saldırıların
Ortadoğu’da zulüm gören halka “nasıl bir katkısı olabileceğinin sorgulanması
gerektiğini” düşünüyoruz. Yaşadıklarımız “açılım” adı altında Türkiye’nin çok
tehlikeli bir kaosa sürüklendiğinin açık bir göstergesi olarak tarihteki yerini
almıştır. AKP politikaları Ortadoğu’yu bir savaş çemberine sokarken Türkiye’yi
de bir iç savaş sürecinin içine atmıştır.
Kobani’de iki terör örgütü çatışmaktadır. Terör örgütleri
emperyalist projelerin taşeronlarıdır. Türk Ulusu, iki terör örgütünden birinin
yanında olmak durumunda değildir. Türkiye Cumhuriyeti’ni ilgilendiren tek şey
bu iki terör örgütünün çatışması sırasında zulüm gören masum Ortadoğu
halklarıdır. Bizler terör örgütlerinin değil ezilen, sömürülen, kandırılan ve
katledilen Ortadoğu’nun mazlum halklarının yanındayız.
Ortadoğu coğrafyasındaki devletlerin meşru hükümetlerine
karşı cephe almaktan derhal vazgeçilmelidir. Komşularımızın toprak bütünlüğü
savunulmalıdır. Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulması demek
Türkiye’nin de toprak bütünlüğünün bozulması demektir. AKP iktidarı saldırgan
bir dış politika izlemekten derhal vazgeçmeli ve barışçıl politikalarla akan
kanın durmasına hizmet etmelidir.
Tezkere yoluyla yapılmaya çalışılan Mehmetçiğin kanının
emperyalist hizmetler için pazarlanmasıdır. Eğitim-İş dün olduğu gibi bugün de
tezkereye karşıdır ve karşı olmaya devam edecektir. Açıklamamızı Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüyle bitiriyor ve
“Savaş, zorunlu olmadıkça bir cinayettir” diyoruz.
Tamer ÖZLÜ
Eğitim-İş Trabzon Yönetim Kurulu Adına ( Şube Başkanı) egitimistrabzon@gmail.com