Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 16 Eylül 2014
Geçerli Tarih: 05 Mayıs 2024, 14:05
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=19064
YENİ MEB OLMADAN,YENİ TÜRKİYE OLMAZ
Milli Eğitim Bakanlığı öyle bir bataklık ki, her bir kanadı
muhalefete çok haklı ve geçerli malzemeler sunacak kıymette. Fakat muhalefet
açısından öyle talihsiz bir ülkede yaşıyoruz ki bunların amacı millete hizmet,
mağdurun yanında yer almak filan değil. Şayet böyle olsaydı geçtiğimiz haftalar
boyunca yana döne feryat eden üniversite mezunu gençlerin sesine ses olmaları
gerekirdi, duymadılar bile. Tabi neden muhalefette çakılı kaldıklarının bir
izahı da bu olsa gerek. Sözün özü; Ak Parti çok mükemmel bir parti olduğu için
değil, iktidardan bir halt olmayacağını halk bilindiği için iktidarda kalmayı
başarıyor.
Gelgelelim Milli Eritim Bakanlığının son vaziyetlerine. Bugün
okullarımız çocuklarımızın gerisinde, gerisinde olduğu için de çocuklarımıza
bir şey kazandıramıyor. Tek fonksiyonu diploma vermek, sınavlara girmeye hak
kazandırmak. Gerçi vatandaş da bu hale alışmış, daha fazlasını beklemiyor.
Eğitimin niteliğini bir kenara koyalım ve diyelim ki bu camia aynı zamanda bir
istihdam alanı. 30 bin, 40 bin öğretmen alınıyor. Peki bu işi doğru ve ahlaki
yapabiliyor mu? Ben anlatayım, siz karar verin en iyisi.
Atama bekleyen adaylar son iki aydır ha ÖSYM’nin gözüne
bakarak, ha MEB’in açıklayacağı kontenjanlara odaklanarak çok stresli uykusuz
geceler geçirmekteydi, ki şimdilerde strese efendice bir de öfke eklenmiş
durumda…
Kontenjan bekleyişleri sırasında Sayın Müsteşar Yusuf Tekin,
"Kontenjanlar belki gecikebilir fakat müsterih olun. Dağılım en adil
şekilde gerçekleşecektir" diye bir açıklamada bulundu. Herkes bu açıklama
doğrultusunda geçen senenin verilerine dayanarak, "Çok şükür büyük bir sürprizle
karşılaşmayacağız" diyerek derin bir oh çekti. Üç aşağı beş yukarı geçen
senenin benzeri rakamlar bekliyorlardı artık.
Yılan hikayesine dönen kontenjan kılavuzu onca badireleri
geçtikten sonra dün akşam nihayet yayınlandı. Ne adalet ne adalet… Herkes çok
müsterih. Tam da Yusuf Tekin’in dediği gibiymiş.
Tabii ki de değil… Adam belki istihza yapmıştı bilemem ama
vaziyet tam da bunu gösteriyordu.
Adalet vicdanlara aykırı işlemez dostlar… Vicdan
yaralanıyorsa, siz size verilen yetkiyi har vurup harman savurmuşsunuz demektir.
Biz hep birlikte Türkiye’yiz. Birbirimizin etini yiyerek karın tokluğumuza
şükredemeyiz. Adalet ne eşitliktir, ne de hakkı ertelemektir. Adalet, hak edene
hakkını vermektir. Ey MEB! Sen haklının hakkını meydan pazarında sattın.
Madem atamada KPSS şartı var. Bunu hakkaniyete uygun olarak
işleteceksin. Hangi hesap ve teraziyi kullanıyorsunuz ki 50, 90’dan üstün
geliyor. Hangi mahfilden bakıyorsunuz ki yeni mezun branşlar 50’lerle atarken,
on yıllarca bekleyen branş mağdurlarını 80’lerle 90’larla hayal kırıklığına
uğratmayı adalet olarak tanımlıyorsunuz.
Üstelik istihdam edemediğiniz branşlardan mezunlara dur demiyorsunuz.
Plan eğitimin başında mıdır, sonunda mı?
Açık yok ne yapalım, dediğinizi duyar gibiyim. O halde size
bir yol. Gidin ortalama branşların derslerini mezun bekletmeyen branşlara
verin. Gerçi siz bu yolu keşfetmişsiniz. Geçenlerde öğrendim, isabet edip beni
şaşırtmadınız. Osmanlıca derslerini Din Kültürüne verdiniz. Herhalde tarihe ya
da edebiyata verecek değildiniz. Öyle yapsanız adaletten, hakkaniyetten sapmış
olurdunuz.
Ey milletim; Sayın Müsteşarımız Yusuf Tekin "Endişe
etmeyin gençler… Müsterih olunuz…" diyor.
Sen ne dersin?
Ahmet ÇİÇEK ahmtcick@hotmail.com