Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Gizle
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 28 Ağustos 2014
Geçerli Tarih: 19 Mayıs 2024, 17:10
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=18792
Gizli Ajanda - Soner Yalçın
Dr. Laurence J. Peter ve Raymond Hull, 1968’de “The Peter Principle” adında inceleme kitabı yayınladı. Peter ilkesi; hiyerarşiye dayalı bir organizasyonda, kişilerin eninde sonunda artık yeterli olmadıkları seviyeye (yetersizlik seviyesine) geleceklerini öngörmektedir.
Yani: İdari hiyerarşide yer alan kişiler daima bir üst mevkiye yükselmek isterler; ta ki verimsiz olacakları, yani liyakatsizliklerinin son sınırına çıkacakları yere kadar.
Peki, Türkiye siyasi tarihinin en başarısız Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun genel başkan ve başbakan yapılmasını nasıl değerlendireceğiz? Böylesine yetersiz biri, hiyerarşinin tepe noktasına kadar nasıl yükseldi? Aynı soru Erdoğan için de geçerli!
Yanıtını bulmalıyız…
Yıl 1907.
Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal Selanik’teki kolordu karargahında görevli iken, bir gün çocukluk arkadaşı Kılıçoğlu Hakkı Bey’e şöyle dedi: “Askerlikten çekileceğim. Ben bu cahil heriflerle anlaşamıyorum, yapamayacağım.”
II. Abdülhamit mektepli subayları sevmez, okuma yazması bile olmayan alaylı subayları önemli makamlara atardı. Bu liyakatsizlik sonucu Balkanlar elden çıkmak üzereydi.
Mustafa Kemal’in karargahta anlaşamadığı cahil alaylı askerlerdi. Fakat istifa etmedi çünkü ufukta umut vardı; İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 322 no’lu üyesi oldu! 1908 Temmuz Devrimi‘ni yaptılar. Bu devrimin küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğdu.
Aradan yıllar geçti…
Bu kez iktidarda II.Abdülhamitçi/”Osmanlıcı” Erdoğanlar, Davutoğulları var. Ne dedi Davutoğlu: “Kimsenin tereddüdü olmasın ki son 12 yılda gerçekleştirilen büyük restorasyon hareketi hiçbir ara ve kesintiye uğramadan devam edecektir.”
Davutoğlu’nun bahsettiği “restorasyon” üzerinde pek durulmadı.
12 yıllık restorasyon
Nedir bu restorasyon?
Tarihte geri dönüşlere “restorasyon” denir. Latince “restaurare”, “yeniden yapılandırılma” anlamına gelir. Devrim sonucu devrilmiş ideolojinin/rejimin yeniden iktidara gelişini ifade eder. Siyasal tarihte çok bilinen restorasyon dönemleri vardır:
Örneğin: 1653’te İngiliz kralını kovan Cumhuriyetçi Cromwell’den sonra, 1661’de, Stuart Hanedanı‘nın (Kral II.Charles) yeniden iktidara gelmesidir.
Örneğin: Fransız İhtilali’nin ürünü Cumhuriyet’i yıkan 1814-1830 Bourbon monarşisi ve 1830-1848 Kral Louis Philippe’nin meşrutiyet restorasyonudur.
İki örnekte görüldüğü gibi restorasyon; devrimciler için “kötü”, kralcılar için “iyi” bir dönem.
Davutoğlu “neyi” yıkıp, “neyi” getirmekten bahsediyor? Gizli ajandada neyin yazılı olduğunu yıllardır söylüyoruz.
Gizli ajandada Kemalist Devrimi’nin yıkımı vardır! Çocuk olmayınız ve beni “gardrop Atatürkçüleri”yle karıştırmayınız.
Kemalist Devrim, siyasi ve ekonomik tam bağımsızlık demektir.
Yani: Osmanlı’nın “iliğini kemiğini kurutan” kapitülasyonlara son vermesidir.
Yani: Köylünün “iliğini kemiğini kurutan” aşar vergisinin kaldırılmasıdır.
Kemalist Devrim bunu yaptı; o halde Davutoğlu hangi restorasyondan bahsediyor?
12 yılda ne yaptılar?
İç borç: 50 yılda 95 milyar dolar idi; 12 yılda 212 milyar dolar oldu.
Dış borç: 50 yılda 130 milyar dolar idi; 12 yılda 372 milyar dolar oldu.
Cari açık: 50 yılda 63.7 milyar dolar idi; 12 yılda 399 milyar dolar oldu.
Kişi başına düşen borç: 1.963 dolar idi 12 yılda 4.900 dolara çıktı!
Dünyada kendine yeten 6 ülkeden biri olan tarım cenneti Türkiye; buğdayından samanına, karkas etinden lob etine, sütünden peynirine kadar ithal ediyor.
Restorasyon dedikleri işte budur!
Peki bu niye böyle oldu?
Dün bilinmeden bugün anlaşılamaz…
İşte yıktıkları
Kemalist Devrim, Aşar vergisi yüzünden parasız, tohumsuz ve hayvansız kalan köylüye 4 bin lira ve ayrıca; tohum, fidan, hayvan verdi.
Köylüye ilk on yılda 1 milyon 77 bin 526 dönüm arazi dağıttı. “Tarım Kredi Kooperatifleri”, “Tohum Islah İstasyonları”, “Toprak Mahsulleri Ofisi” vb. kurdu. Zirai Donatım Kurumu, çiftçinin tarım aleti -araçları ve gübre ihtiyacını sağladı. Dalaman ve Ankara’da Gazi Orman Çiftliği gibi numune çiftlikler açtı. Vs.Vs…
Sonra ne oldu?
Türk tarımına can veren; Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü, Zirai Mücadele Genel Müdürlüğü, Hayvancılığı Geliştirme Genel Müdürlüğü, Gıda İşleri Genel Müdürlüğü, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü, Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, Toprak-Su Genel Müdürlüğü vd. kapatıldı.
Süt Endüstrisi Kurumu, Et Balık Kurumu, Zirai Donatım Kurumu, TÜGSAÇ, TİGEM; TEKEL, ÇAYKUR, TMO, YEMSAN, SÜMERBANK, şeker fabrikaları hangisini yazayım güzide kuruluşlar özelleştirme adıyla üç kuruşa satıldı.
Gübre ve tohumda ithalata yönelindi. Özellikle sebze tohumluğunda dışarıya bağımlı hale gelindi. İthal mısırdan (modifiye genetik) şeker ithalı için pancar ekimi bile yasaklandı! Sularımız, topraklarımız satıldı.
IMF ve Dünya Bankası’nın, “tarıma desteği kaldırın” diretmesine boyun eğildi.
33 milyon dönüm verimli toprak, tarım arazi olmaktan çıkarıldı. Her 5 köylüden 3’ü haciz kıskacı altına sokuldu.
Sonuçta, tarımsal ürün miktarı azaldı ve tüketim dışalımla karşılanır hale geldi.
Evet, niye böyle oldu?
1980’li yıllara kadar Avrupa tarım ürünleri ithalatçı idi. Fakat geliştirdikleri -insan sağlığına zararlı GDO’lu- “endüstriyel tarım” ile gereksinimlerinin çok üstünde üretim yapmaya başladılar. Stoklarını dolduran bu ürünleri satmak zorundaydılar. Bunun için, Dünya Borsa Fiyatları’nı çevre ülkelerinin çok altına düşürmek gibi çok oyunlar yaptılar. Bunu destekledikleri vasat iktidarlara yutturdular.
İşte Türkiye’de tarımın yok edilmesine sebep bugün marketlerde sıklıkla gördüğünüz endüstriyel tarımsal ürünlerdir!
Hangisini yazayım; imalat sanayiyi mi, bankacılığı mı?
Erdoğanların, Davutoğullarının yaptığı restorasyon budur. Elbirliğiyle Türkiye’yi çökertiyorlar.
Ve Gizli Ajanda’da yazılı olan budur…
Sözcü