57.Hükümetin Başbakanı Bülent Ecevit, “intihar ediyoruz” demesine rağmen, ülkemiz 3 Kasım 2002 de erken seçime gitti. AKP tek başına iktidara geldi.

“Çatı aday” formülünü ilk dile getiren kim oldu? Elbette MHP lideri Devlet Bahçeli oldu. Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasının önünü kesmek için kamuoyu da bu öneriye sıcak baktı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’da sıcak baktı.

İki parti anlaşınca, “Çatı aday” belirleme çalışmaları başladı. Adayın toplumsal uzlaşı ile belirlenmesi için pek çok siyasi parti, sivil toplum örgütü ve meslek örgütlerine ziyaretler gerçekleştirildi.

CHP, kendi içinde toplantılar yaparak eğilim yoklamaları yaptı. “Çatı adayı” olarak çeşitli isimler medyaya yansıdı.

MHP lideri de aday belirleme çalışmaları yaptı. Bu çalışmalar sonunda iki liderin buluşması ile “çatı aday” kamuoyuna duyuruldu.

İki partinin Cumhurbaşkanlığı için üzerinde anlaştıkları isim Eklemettin İhsanoğlu oldu. Bu ismi öneren Kılıçdaroğlu oldu. MHP lideri de kabul etti.

İhsanoğlu adı, aday belirleme çalışmaları sırasında hiç geçmemişti.

Özellikle CHP içinde ve tabanında ortak adaya tepkiler başladı. Her ne kadar Kılıçdaroğlu’da tepkileri yatıştırmaya yönelik çaba harcasa da; “bedel ödemeye razıyım” dese de, 21 CHP’li vekil İhsanoğlu’nun adaylığı için imza vermedi!

Hatta bu 21 kişi içinden başka bir aday için imza çalışmaları da başlatıldı.

Gerek bu vekillere karşı, gerekse adaydan hoşnut olmayan tabana karşı etkili bir çalışma devreye sokuldu. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay aracılığı ile disiplin sopası gösterildi. Medya yolu ile de “çatı aday” karşıtlarına yönelik psikolojik baskı ve yönlendirme çalışmaları yapıldı!

21 vekilin birlik içinde hareket edememeleri, farklı nedenlerden dolayı imza vermemiş olmaları, 2. Adayın çıkmasını engelledi.

İmza vermeyen 21 vekil içinden bazıları ile görüştüm.

İmza vermeme nedenlerini , “aday belirleme sürecinin demokratik olmadığını” söylediler. Belirlenen adayın partinin yetkili kurullarında tartışılmadığını ve genel başkanın tepeden inme bir kararla bu ismi Bahçeli’ye önerdiğini söylediler.

Neden yeni bir aday çıkarılmasına katkı vermediklerini ise; seçim sonrası yenilginin sorumlusu ve ‘günah keçisi’ olmak istemediklerinden olduğunu ifade ettiler.

İmza vermeyen bazı vekiller ise, adayın hem belirlenme şekline hem de kendisine karşı olduklarını dile getirdiler.

Ekmelettin İhsanoğlu adının, köşk ziyareti sırasında Bahçeli’ye önerildiğini söyleyenlerde oldu. Medyaya o günlerde “Bahçeli Gül’e adaylık önerdi” şeklinde yansıyan haberlerin aslında İhsanoğlu ismi üzerinde konuşulduğunun işaretidir diyeneler de oldu.

İhsanoğlu isminin Kılıçdaroğlu’na ise, İstanbul’da görüştüğü ve yine medyaya “Kemal Derviş’e çatı adaylık önerildi” şeklinde yansıyan görüşme sırasında bizzat Derviş tarafından önerildiğini de ifade edenler oldu.

Cumhurbaşkanı Gül’ün yeniden aday ol(a)mayacağını çok önceden bildiğini ve bu nedenle Exeter’den okuldaşı olan İhsanoğlu’nun adaylığını dile getirmesinin AKP içindeki mücadelenin boyutlarını göstermesi bakımından ilginç olduğunu söyleyenlerde oldu!

CHP’li vekiller arasında, İhsanoğlu’na kerhen destek verenlerin olduğunu söyleyenlerde var. Bu öznel durumun nedeni olarak da; gelecek yıl yapılacak genel seçimlerde listelerde yer alma kaygısı olduğunu ifade ettiler.

Demek ki 21 vekilin yeniden listelerde yer alma gibi bir derdi yok… Ön seçim olmazsa listelerde yer alamayacaklarını kendileri de biliyor.

Seçim sonrası ile ilgili düşüncelerini sorduğumda ise; görüştüğüm vekillerin pek çoğu “çatı aday” seçimi kaybederse “bedel ödemeye hazırım” diyen genel başkan, gereğini yapmalı ve bedelini ödemelidir görüşünü dile getirdiler.

Aksi durumda olağanüstü kongre süreci başlatılır ve sorun partinin en yetkili organında değerlendirilir diyorlar.

Eylül ayında, CHP içinde olağanüstü kurultay tartışmalarını yaşayabiliriz!

Yapılan bir başka tespitte oldukça dikkat çekici idi.

“DSP içinden Yeni Türkiye Partisi(YTP) kurulması için ciddi çaba harcandı. YTP, beklenen çıkışı yapamadı. Bunun nedenlerini iyi analiz etmek gerekiyor. Kemal Derviş’in, İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan’ı yalnız bırakması YTP’nin prematüre doğmasına neden oldu. YTP ile siyasal planlarını gerçekleştirmek isteyenler bu kez CHP’nin Y-CHP olması planlarını devreye soktular. Bugünkü gelinen durumun ve yaşadığımız tartışmaların ana nedenini bu süreci iyi analiz ederek yapmalıyız.”

Kemal Derviş’in, İstanbul’da CHP lideri Kılıçdaroğlu’da ile görüşmesi bu tespiti, analiz etmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Ekmelettin İhsanoğlu adını önermesi de…

Gelinen noktada hem CHP içinde hem de vatandaşlarda kafalar karışıktır. Başbakan Erdoğan’ın, Çankaya için doğru isim olmadığı ortadadır.

Ne demiş Ziya Paşa, “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”

Alternatifi kim? “Çatı aday” İhsanoğlu…

Seçim 2. Tura kaldığında BDP-HDP seçmeninin Erdoğan’a destek verecek olması nedeniyle Selahattin Demirtaş, alternatif değildir!

Demirtaş ilk turda alabildiği en yüksek oyu almak ve 2. Tur öncesi  “çözüm süreci” için elini güçlendirerek, destek pazarlığı masasına oturmak istemektedir.

%6 civarında bir oy Demirtaş için yeterlidir.

Seçimin 2. Tura kalacağını düşünerek şu tespiti yapabiliriz. Seçmen Erdoğan ve İhsanoğlu arasında bir tercihe zorlanıyor.

Ve pek çok seçmenin kafası karışık…

Şer ve ehven-i şer arasında tam bir cenderedeyiz.

YTP, Y-CHP derken aslında amaçlanan Y- Türkiye’dir… Bu ifadenin zaman zaman dile getirilmeye başlanması da anlamlıdır.

1.turun yapılacağı 10 Ağustos tarihinin, Sevr Anlaşmasının yıldönümü olması da Y-Türkiye için anlayana mesajdır!

19 Mayıs kentinden seçim kampanyasının başlatılmış olması da…

İhsanoğlu ile CHP’nin “çözüm süreci” için destek açıklamaları da…

 Bu nedenle kafalar karışıktır…