Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


İnsanın Aklı Olsa...


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 30 Nisan 2012
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 23:43
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=10128


İnsanın Aklı Olsa...
Gelişen Türkiye!
Büyüyen Türkiye!
Devlet girdilerinde artış var!
Bütçe açığını kapattık!
Bunlar hep duymak istediğimiz sözlerdi ve artık duyuyoruz.Hani bize de iyilik yaramıyor. Ne istiyoruz bilmem ki. Ne güzel, her şey tıkır tıkır işliyor işte. Siz o güzel kafanızı niye yorarsınız böyle şeylerle bilmem ki, hazır sizin yerinize düşünenler varken. Geçin televizyon karşısına, uzatın ayaklarınızı ve seyredin dizilerinizi, maçlarınızı. Bu arada içinize huzuru doldurmayı da unutmayın gelişen, kalkınan bir ülkenin insanı olarak. Sonra da gidin uyuyun mışıl mışıl. Mal mülk telaşına da düşmeyin. Yok, efendim çocuğuma bir ev bile bırakamadım endişeleri de artık tarihe karışıyor. Olsun artık o kadar.
“SATIYORUM, SATIYORUM, SAT-TIM” diyerek gelişen bir ülkedesiniz.
Satılan onca şeyin parasından size de bir şeyler düşer sanırım. Zaten TOKİ cennetinde yaşıyorsunuz. Elbet bir şekilde 3+1 e sahip olursunuz, o kadar da beceriksiz değilsiniz ya. Emek mi ucuz, açlık sınırında mısınız, yoksulluk sınırı açıklandı da, sınırın altında mı kaldınız. Adam sen de, dert ettiğiniz şeye bakın. Sosyal yardımlar ne güne duruyor. Alt tabaka ile üst tabaka arasındaki uçurumu yardım paketleriyle destekleyen bir ülkedesiniz. Ne desin size kapitalizm… Hey babam hey... Sürekli bankaya mı çalışıyorsunuz? Abartmayın canım, faizleri aşağı çekti ya devlet. Siz de kendi kendinize parmağınızı gözünüze sokup sonra da deli gibi bağırmayın. Kaliteli yaşıyorsunuz, kaliteli. Hiç sesiniz soluğunuz çıkmadan evden işe, işten eve, yemekten sonra televizyon başına. Evleriniz mi yıkılıyor? Ya siz o kadar televizyon karşısında oturuyorsunuz da hiç mi bişi dinlemiyorsunuz Allah aşkına, KENTSEL DÖNÜŞÜM onun adı, yıkım filan değil. Sakın ha, bir yerlerde daha demeyin bunu, kınarlar sizi. Elektriğiniz mi kesildi? Bak sen, devlet dağıtmıyor artık elektriğinizi, öyle bedavadan aydınlanmak, ısınmak var mı, gelişen ülkenin büyüyen sermayedarları nasıl büyüyor sanıyorsunuz? Çocuğunu mu düşünüyorsun, sıkıntı ettiğin şeye bak. Sizler yorulmayasınız diye eğitim bile üzerinize yük olmaktan çıktı, artık devletin çocukları onlar. Hiçbir anne ya da baba çocuğu kötü olsun ister mi? istemez elbet. Siz en fazla 60 ay sorumlusunuz çocuklardan, sonra bırakın devletin güvenli kollarına. Bakın görün nasıl huzur bulacaksınız sonra. Geçenlerde bir gazete başlık yapmıştı ve çok hoşuma gitmişti doğrusu. “PASTA BÜYÜYOR, EKMEK KÜÇÜLÜYOR” Bunca zamandır ekmek yedik de ne oldu, ekmek insanın zihnini kapatıyor, aptallaşıyoruz sonra. Pasta dururken ekmeği kim ne yapsın Allah aşkına. Her şey yabancılara mı satılıyor dediniz? O öyle değil işte. Özelleşiyoruz. Özel oluyoruz. Çok özel, çok güzel. Ne yani, ya altı üstü birkaç kurum, kamusal alan. Biz dünya kardeşliğine inanmıyor muyuz, varsın onlar da sebeplensinler, değil mi ama. Hem ne ki, senin işine mi yarıyordu özelleşen otoyollar, köprüler, viyadükler, botaşlar, tedaşlar, telekomlar, hava yolları, demir yolları, limanlar, makine kimya, Türkiye kömür işletmeleri, maden ocakları, şeker fabrikaları, tekel, seka, gübre, bankalar ve yine adını sayamadığımız bir yığın KİT ler, taşınmaz mallar… Mal mıdır, bal mıdır bilemiyoruz ama sahi sen neden dert ediyorsun bunları. Sanki birinden birini çocuğuna bırakacakmışsın gibi. Sanata da mı özelleştirme? Ne diyorsun. Devlet tiyatroları mı? Aman sen de canım, özelleşse ne olur özelleşmese ne. Sanki her hafta tiyatroya gidiyordun da. Say desem 3 tiyatro sanatçısının adını bilmezsin ama kalkmış özelleştirilmesine karşı çıkarsın. Ne yapacaksın ki tiyatroyu. Otur kanal kanal gez işte. Dünyanın kanalı var izleyeceğin, sayısını ne ben biliyorum ne de sen. Sokağa çıkmak pahalı bu devirde. Kır dizini otur evde. Artık gazete de mi okuyamıyorsun? Yazacak insan mı kaldı bu memlekette. Akıllı olsalarmış da girmeselermiş içeri. Ne oldu “sömürülen emek” diye yıllardır bağırdık da. Ne kanallar ver bir bilsen seni ampul aydınlığına çıkaran. Yeter de artar bile. Bilmem anlatabildim mi? emek ucuzladıkça büyüme oranı artar, emek ucuzlaması nedir, senin harcamaların azalacak demektir. Yok, öyle bordro mahkumuyum, yok efendim iş güvenliğim yok, emeğimin karşılığını alamıyorum, ücretsiz fazla mesaiye kalıyorum, yapılan zamlara yetişemiyoruz diyerek yerinden de olma. Sen sokakta ne kadar işsiz var, açlık sınırı, yoksulluk sınırı nerede biliyor musun? Bulunduğun yere, bulduğun ekmeye şükret. Yemeğini yediğin çanağı da pislemeye kalkma. Sonra değil boşu, çanaktan da olursun. Çanak yalayıcılarının dışarıda cirit attığı zamanlar bu zamanlar. O çanağa sahip çık. Neymiş efendim, insan haklarıymış. İnsanın aklı olsa hakkını kaybetmez, onuru olsa eliyle verdiği hakkını geri istemez. Bu senin talihsizliğinse ben ne yapayım. Manzara koyacaktık ama uygun manzara bulamadık. Malum, her yer özelleşti. izin vermiyorlar artık eskisi gibi koyun misali yayılmaya. idare ediverin... Sevgi Dündar/30nisan2012

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster